doğru düzgün okuma yazmayı bilmeden profesörden fazla maaş alanları vardı bir kaç sene öncesine kadar. gerçi işçi statüsünde görünüyorlardı ama bal gibi de devlet memuruydular ( bazılarının yaptığı iş masa başı memurlarınkinden kolaydı) he bir de tek tük kalmış olsada bilgisayar kullanamayan prof da vardır. bunların hepsi bu sınıfa dahil edilebilir. bunların dışında daha büyük tehlike olarak (bkz:yaptığı her işi büyük gösteren memurlar) var ki düşman başına...
yazacağı tek harf için bir tuşu 15 dk arayandır. bulamayınca çaktırmamaya çalışandır.
genelde yıllardır aynı mahallede görev yapan (yatan) muhtarlarda sıklıkla görülen bir olaydır. öğrenmek için çaba sarfetmezler.
emeklilik yaşının 65'e çıkmasıyla ve zorunlu emeklilik gibi bir şeyin olmayışı nedeniyle, bir onbeş sene daha görebileceğimiz memurlardır. zira devlet dairelerinde 40-50-60 yaşlarında çok memur vardır. bu memurlar ilk girdiklerinde defter kaydı tuttuklarından, ya da daktilo kullandıklarından dolayı, son 10 yılın gelişmesine ayak uyduramamışlardır. buna çözüm olarak, en yakın zamanda verim alınamayan personel emekli edilerek, çoğu üniversiteli işsiz kişilere yer açılmalıdır. çünkü kendi tercihlerine bırakılsa, 100 yaşına kadar çalışır bu grup. çünkü oturduğu yerden maaş almak herkese cazip gelmekte..
ilahi efendim siz adamı ölmekten güldürürsünüz ... (*)
henüz bilgisayar teknolojisinin kullanılmadığı herşeyin kağıt ve kalemle dosyalandığı dönemlerde işe giren memurlardır ve şimdilerde birçoğu çalışmaya devam etmektedir. aşağıda geçen olay yaşanmıştır, gerçektir, birebirdir.
bir genç ödeme yapıp bir çıktı almak üzere yurdumun bir köşesindeki bir devlet dairesine gider. o anda veznede namaza giden görevlinin yerine 15 dakika bekleyen 50'li yaşlarda bir memur amca vardır.
işlemler, ödeme yapılır. artık çıktı almak gerekmektedir. bunun için de memur amcanın bilgisayara yazdır komutunu vermesi gerekmektedir. bir süre ekranda yazdır butonunu arayan amca en sonunda butonu bulmuştur ancak yanlışlıkla başka yere tıklayınca bir uyarı penceresi gelir ekrana. amca korku ve telaşa kapılır bilgisayar bozuldu diye. o sıra kendisini merakla izleyen gence döner ve konuşulanlar:
-delikanlı sistem çalışmıyor daha sonra gel al çıktıyı.
-yahu amca, bu mu hata? yanlış yere tıkladın. gördüm. esc'ye bas sayfa açılır.
-yok yok bir şey olur benim üstüme kalır. sen sonra gel.
-amca yarın istanbul'a gideceğim. acil lazım bu belge. ben bilgisayardan iyi anlarım esc'ye bas ekran gelir.
-yok yok olmaz.
-bak valla bir şey olmaz.(ve üniversite öğrenci kimliği çıkarılır, amcayı bilgisayardan anlayan biri olduğuna ikna etmek için)
-neyse tamam neye basacağım bir daha söyle.
-hah çok şükür. esc amca esc.
-tamam e ye bastım, s ye de bastım c nerde? hah tamam c ye de bastım. hani birşey olmadı..
-?.... (en yakın duvara kafa atma isteği)
bir genç ödeme yapıp bir çıktı almak üzere yurdumun bir köşesindeki bir devlet dairesine gider. o anda veznede namaza giden görevlinin yerine 15 dakika bekleyen 50'li yaşlarda bir memur amca vardır.
işlemler, ödeme yapılır. artık çıktı almak gerekmektedir. bunun için de memur amcanın bilgisayara yazdır komutunu vermesi gerekmektedir. bir süre ekranda yazdır butonunu arayan amca en sonunda butonu bulmuştur ancak yanlışlıkla başka yere tıklayınca bir uyarı penceresi gelir ekrana. amca korku ve telaşa kapılır bilgisayar bozuldu diye. o sıra kendisini merakla izleyen gence döner ve konuşulanlar:
-delikanlı sistem çalışmıyor daha sonra gel al çıktıyı.
-yahu amca, bu mu hata? yanlış yere tıkladın. gördüm. esc'ye bas sayfa açılır.
-yok yok bir şey olur benim üstüme kalır. sen sonra gel.
-amca yarın istanbul'a gideceğim. acil lazım bu belge. ben bilgisayardan iyi anlarım esc'ye bas ekran gelir.
-yok yok olmaz.
-bak valla bir şey olmaz.(ve üniversite öğrenci kimliği çıkarılır, amcayı bilgisayardan anlayan biri olduğuna ikna etmek için)
-neyse tamam neye basacağım bir daha söyle.
-hah çok şükür. esc amca esc.
-tamam e ye bastım, s ye de bastım c nerde? hah tamam c ye de bastım. hani birşey olmadı..
-?.... (en yakın duvara kafa atma isteği)