dert çağrısı – dertli sözlük
müddesir suresinin bu ayetlerini okuyunca lütfi abi nin çağrısı düştü aklıma.

1. sen ey [yalnızlığına] bürünmüş olan!
2. kalk ve uyar!
3. rabbinin büyüklüğünü ve yüceliğini an!
4. öz-benliğini temiz tut!
5. ve bütün pisliklerden kaçın!
7. ama sabırla rabbine yönel.
8. ve [insanları uyar ki], [yeniden diriliş] sã»ru üflendiği zaman,
9. o gün, bir ızdırap günü olacaktır,
10. rahatlama günü değil, [şimdi] hakikati inkar edenler için!

derde çağırıyor gibi...
genç dergisi editörü mehmet lütfi arslan'ın mehmet köprülü müstearıyla yazdığı metnin başlığı. aynı adlı bir de kitabı var.

dünya yeni bir sabaha uyansa.
bizim olmadığımız bir sabaha ama.
6,5 milyar artı birin olmadığı bir sabah yani.
eksilen ne olacaktı?
düşünelim!
düşünün!
...
...
gittiğimizde eksilen bir şeyler olmalı...
dünyaya kattığımız değeri açıklayan şeyler...
ne katıyoruz dünyaya?
i̇nsanlığa, çevremize ve tarihe ne bırakıyoruz?
ne bırakıyoruz arkamızda?
ölüp gitsek arkamızda bize dair ne kalacak?
***
arkamızda kalacak olan bizi insanlar içerisinde özel kılan bir şey...
bizi; sen, o, şu, bu ya da ötekinden farklı kılan bir şey...
diğerlerinden farkımız...
kabiliyetlerimiz, yeteneklerimiz, güçlü yanlarımız, zaaflarımız, yapabildiklerimiz, yapamadıklarımız...
sadece bize ait bir amacın anahtar kelimeleri bunlar...
6,5 milyar insan içerisinde artı bir olarak dünyaya getirilmemizi sağlayan özel misyonun şifreleri...
evet, özel misyon...
özel mi̇syon!
sadece kendimize ait, sadece "ben olmakla" ortaya çıkmış bir görev...
seni, beni, onu bu kadar insan içerisinde özel kılan görevimiz...
sahi kendimize ait misyonun ne olduğunu hiç düşündük mü?
dünyaya niçin geldik?
neden bu kadar insanın içerisinde artı bir olarak var edildik?
bizi şu zaman diliminde şu topraklar üstünde ve şu insanlar arasında var kılanın muradı ne olabilir acaba?
özel misyonumuz ne acaba?
***
herkesin kendine sorması gereken bir sorunun genel cevabı olamaz.
kendimize ait bir cevabımız var ve bunu kendimiz bulacağız.
açıkçası soru da, cevabı da özel.
başkasının cevabı işimize yaramaz.
bu, başkasından farkımız kadar açık ve net.
ama o kadar açık ve net olan bir şey daha var:
cevapları başarılı olanlar... hepsinin ortak bir özelliği var.
onlar dertli insanlar.
önce kendilerini adam etmenin, sonra da başkalarına merhem olmanın derdine düşmüş insanlar...
adam olmanın başkalarının derdiyle dertlenmek olduğunu anlamış...
dertliler...
kendi özel sorularına ait cevabı dertlenmekle bulmuş seçilmişler...
kendinize ait özel cevabı mı arıyorsunuz?
formül belli:
bir dert edineceksiniz.
derdiniz var mı?
varsa ne kadar sahici ve varoluş amacınıza uygun?
i̇şte özel cevabınızı yani kendinize ait misyonu bulma çabasındaki en hayati soru bu.
***
özel misyonunun ne olduğunu merak edenler...
dünyada 6,5 milyar insan arasında artı bir olmanın özel bir anlamı olduğuna inananlar...
sadece kendilerinin bilebileceği bu özel anlamı keşfedebilmek için yerinde duramayanlar...
ve en önemlisi artık bir şeyler yapmanın zamanın gelip geçmekte olduğunu fark edenler...
özel insanlar, seçilmişler, potansiyel kahramanlar yani...
bizim gönlümüzü sürekli genç tutmak, daha da önemlisi ebedi gençliğe ulaşmak gibi bir derdimiz var.
biz adam gibi adam olmak...
en yüce insanlık ufkuna erişmek...
biz insan-ı kamil olmak istiyoruz.
hodkamlığın ve bencilliğin altın çağını sürdüğü bu devirde diğerkamlığa ve hasbiliğe talibiz.
dertlilerin derdiyle dertlenmek...
i̇çimizden sürekli köpürüp gelecek bir fedakarlığa sahip olabilmek...
diğerleri için yaşayabilme ufkunda hiç batmadan sürekli ışıyabilmek...
alıp elimize kalbimizi "bakın insanlar burada sizin için hep güzellik var" diyebilecek bir kıvama erişmek istiyoruz.
bizi duyuyorsunuz değil mi?
kulaklarınıza çarpıp değen şu sesleri ve sözleri kalbinize indirerek dinleyebiliyor musunuz?
yapabiliyor musunuz bunu?
hiç yaşlanmamak, insan olmak, adam olmak, başkaları için yaşamak sizin için önemli mi?
cevabınız evetse sizde bizden bir şeyler var.
bizde de sizden bir şeyler şüphesiz...
öyleyse gelin bir olalım, beraber olalım.
bir dert kardeşliğinde buluşalım, hemdert olalım, "dertdaş" olalım.
dert yüklü bir şarkı besteleyelim birlikte...
her duyduğumuzda kalp atışlarımızı hızlandıran bir şarkı olsun bu.
yedi iklim dört bucağa şarkımızı salalım.
ulaşılmadık yürek, erişilmedik mekan, kat edilmedik mesafe bırakmayalım.
derdimizin şarkısı mest edinceye dek gönülleri...
derdimiz diyelim; derdimizle ağlayıp derdimizle gülelim...
yüreğimizde titrek titrek yanan bu ışıkla bir başka gönül daha buluşsun diye...
işığımız hiç sönmesin diye...
hiç bitmeyelim, geri kalmayalım, yorulmayalım diye...
i̇nsan olmanın gerçek anlamını kavrayalım, insan olalım diye...
derdimizi bilelim, derdimizi söyleyelim.
derdimizle bilinip, derdimizle tanınalım.
adımıza dertliler desinler.
derdimiz, farkımız olsun.
var mısınız?