“allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici kıldı ve size inkarı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. i̇şte onlar, doğru yolu bulmuş (irşad) olanlardır.” (hucurat suresi, 7)"de ki: "düşündünüz mü hiç; eğer allah sizin işitmenizi ve görmenizi alıverir ve kalplerinizi mühürlerse, onları size allah’tan başka getirebilecek ilah kimdir?" bak, biz nasıl ayetleri ’çeşitli biçimlerde açıklıyoruz da’ sonra onlar (yine) sırt çevirip-engelliyorlar?" (en’am suresi, 46) "onlar, allah’ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. gafil olanlar onların ta kendileridir." (nahl suresi, 108)"ey rabbimiz, bizleri doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydırma, bize katından rahmet bağışla, kuşkusuz sen çok bağışlayıcısın." (ali imran,8 ) .........amin.........
-- iktibas --şehr b. havşeb der ki, bir heyet olarak ümmü seleme validemize giderek dedik ki: “ey müminlerin annesi, allah rasulü senin yanında iken en çok yaptığı dua ne idi?” onun en çok yaptığı duanın şöyle bir dua olduğunu söyledi:“ey kalpleri bir halden diğer bir hale çeviren rabbim, benim kalbimi senin dinin üzere sabit kıl.” ben kendisine “ey allah’ın rasulü neden bu duayı çokça yapıyorsun.” diye sordum. şöyle buyurdular: “hiç kimse yoktur ki onun kalbi allah’ın parmakları arasında olmuş olmasın, dileyenin kalbini düzeltir, doğru yola kor, dileyenin de kalbini kaydırır, yoldan çıkar.” hadisin ilk ravisi muaz sonra şu ayeti okur! “ey rabbimiz bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi saptırma katından bize rahmet bahşet. şüphesiz sen bağışı en çok olansın.[âl-i imrân - 8]” [tirmizi, daavât, 89]-- iktibas --
bu yüksek ayet-i celilenin en yüksek makasıdından birisi temennamızdan ye'si kesip, bilmeden harice attığımız mülk-ü ilahiyi sahibine teslim etmesidir.evet insan kendi malumatınca: "o adam olmaz. şu kişi değişmez. o bunu kabul etmez. onlar yapmazlar. şunlar etmezler" deyip ümitsizliğe düşer.. ayet ise onlara: "hayır! siz üzerinize vazife olanı yapın. kendi malumatınıza güvenip kalmayın. kalpler allahın elindedir. siz ne kadar bilirseniz bilin bütün bildiklerinizin tersine allah ol deyince oldurur size düşen kendi vazifenizdir kalpleri idare etmek, kabul ettirmek onun vazifesidir. vazifenizi yapın ümidvar olun. kalbleri çevirmek allahın elindedir o o'nun vazifesidir sizin vazifeniz hizmettir netice ise alahın vazifesidir. vazifeni yap vazife-i ilahiye karışma" deyerek yesin önünü keserken..diğer taraftan uluhiyetindeki mülkiyetini hatırlatarak: "siz nasıl: 'hayır değişmez' , 'onlardan olmaz', 'şu imkansız', 'bu iş muhal' deyip allahın ol deyince olduran kudretini yabana atıyorsunuz. değişmez adam dedikleriniz allahın kulu değiller mi? allah onların kalbini değiştiremez mi? -haşa- olmayacak işleri olduran o değil miydi yine olduramaz mı? siz nasıl allahın mülkü hakkındaki kararını tahdid eder gibi konuşursunuz" diye haddimizi hatırlatır.rabbena la tuziğ gulubena ba'de iz hedeytena ve hablena milledunke rahmeh.inneke entel vehhab.
