son birkaç seçimde olduğu gibi bol bol uhut savaşı, okçular tepesi vb benzetmelerle propagandası yapılmış seçimdir. evet belkide netice itibari ile ayağı yer tutmuş, ganimet derdine düşen müslümanlara kendine gel ayarı verilmiş olabilir. ama seçim meydanları okçular tepesinden ziyade ukaz panayırını andırıyordu. üsküdar meydanından geçenlerce malumdur ki herkes kendi malını satmaya çalışıyordu, hem de şarkılar şiirler eşliğinde.en güzel şiir de kiminse bir sonraki seçime pardon panayıra kadar kabe'nin duvarında asılı kalıyordu, pardon pardon tapındıkları şeyleri sergiledikleri neydi adı bilbordlarda...sanki üsküdar meydanı cahiliye devrine göre yeniden restore ediliyordu da bir kuss bin saide eksikti halka hitap eden.
olsaydı şöyle derdi muhtemelen;
“ey insanlar!
geliniz, dinleyiniz, belleyiniz, ibret alınız!
yaşayan ölür, ölen fenâ bulur, olacak olur. yağmur yağar, otlar biter; çocuklar doğar, anaların babaların yerini tutar. sonra hepsi mahvolur gider. vukuâtın ardı arkası kesilmez; hepsi birbirini tâkib eder.
dikkat edin, söylediklerime kulak verin! gökten haber var; yerde ibret alacak şeyler var! yeryüzü serilmiş bir döşek, gökyüzü yüksek bir tavan. yıldızlar yürür, denizler durur. gelen kalmaz, giden gelmez. acabâ vardıkları yerden memnûn oldukları için mi orada kalıyorlar; yoksa alıkonulup da uykuya mı dalıyorlar…
yemin ederim, allâh’ın indinde bir dîn var ki, şimdi bulunduğunuz dînden daha sevgilidir.
ve allâh’ın gelecek bir peygamber’i var ki, gelmesi pek yakındır. o’nun gölgesi başınızın üzerine düştü. ne mutlu o kimseye ki, o’na îmân edip de, o dahî ona hidâyet eyleye! vay o bedbahta ki, o’na isyân ve muhâlefet eyleye!
yazıklar olsun ömürlerini gaflet içinde geçiren ümmetlere!
ey insanlar!
gafletten sakının! her şey fânîdir, ancak cenâb-ı hak bâkî’dir. birdir, şerîk ve nazîri yoktur. i̇bâdet edilecek yalnız o’dur. o doğmamış ve doğurmamıştır.
evvel gelip geçenlerde bizler için ibretler çoktur.
ey i̇yâd kabîlesi! hani babalarınız ve dedeleriniz? hani müzeyyen kâşâneler ve taştan hâneler yapan âd ve semûd? hani dünyâ varlığına mağrûr olup da kavmine hitâben «ben sizin en büyük rabbinizim.» diyen firavun ve nemrud?
bu yer, onları değirmeninde öğüttü, toz etti. kemikleri bile çürüyüp dağıldı. evleri de yıkılıp ıssız kaldı. yerlerini şimdi köpekler şenlendiriyor. sakın onlar gibi gaflet etmeyin. onların yolundan gitmeyin. her şey fânî, ancak cenâb-ı hak bâkî’dir.
ölüm ırmağının girecek yerleri var, ama çıkacak yeri yok!.. küçük büyük herkes göçüp gidiyor. herkese olan bana da olacaktır.” (beyhakî, kitâbü’z-zühd, ii, 264; i̇bn-i kesîr, el-bidâye, ii, 234-241; heysemî, ix, 418)
hala okçular tepesi evet tabi. fal okçuları, pardon anket anket...yüzde kaç?
ben bir de hendek savaşı benzetmesi, ahzap suresi çıkışı bekliyordum ama geç kalındı. olası erken seçime saklıyorlar galiba. koalisyon umudu varsa demek...
olsaydı şöyle derdi muhtemelen;
“ey insanlar!
geliniz, dinleyiniz, belleyiniz, ibret alınız!
yaşayan ölür, ölen fenâ bulur, olacak olur. yağmur yağar, otlar biter; çocuklar doğar, anaların babaların yerini tutar. sonra hepsi mahvolur gider. vukuâtın ardı arkası kesilmez; hepsi birbirini tâkib eder.
dikkat edin, söylediklerime kulak verin! gökten haber var; yerde ibret alacak şeyler var! yeryüzü serilmiş bir döşek, gökyüzü yüksek bir tavan. yıldızlar yürür, denizler durur. gelen kalmaz, giden gelmez. acabâ vardıkları yerden memnûn oldukları için mi orada kalıyorlar; yoksa alıkonulup da uykuya mı dalıyorlar…
yemin ederim, allâh’ın indinde bir dîn var ki, şimdi bulunduğunuz dînden daha sevgilidir.
ve allâh’ın gelecek bir peygamber’i var ki, gelmesi pek yakındır. o’nun gölgesi başınızın üzerine düştü. ne mutlu o kimseye ki, o’na îmân edip de, o dahî ona hidâyet eyleye! vay o bedbahta ki, o’na isyân ve muhâlefet eyleye!
yazıklar olsun ömürlerini gaflet içinde geçiren ümmetlere!
ey insanlar!
gafletten sakının! her şey fânîdir, ancak cenâb-ı hak bâkî’dir. birdir, şerîk ve nazîri yoktur. i̇bâdet edilecek yalnız o’dur. o doğmamış ve doğurmamıştır.
evvel gelip geçenlerde bizler için ibretler çoktur.
ey i̇yâd kabîlesi! hani babalarınız ve dedeleriniz? hani müzeyyen kâşâneler ve taştan hâneler yapan âd ve semûd? hani dünyâ varlığına mağrûr olup da kavmine hitâben «ben sizin en büyük rabbinizim.» diyen firavun ve nemrud?
bu yer, onları değirmeninde öğüttü, toz etti. kemikleri bile çürüyüp dağıldı. evleri de yıkılıp ıssız kaldı. yerlerini şimdi köpekler şenlendiriyor. sakın onlar gibi gaflet etmeyin. onların yolundan gitmeyin. her şey fânî, ancak cenâb-ı hak bâkî’dir.
ölüm ırmağının girecek yerleri var, ama çıkacak yeri yok!.. küçük büyük herkes göçüp gidiyor. herkese olan bana da olacaktır.” (beyhakî, kitâbü’z-zühd, ii, 264; i̇bn-i kesîr, el-bidâye, ii, 234-241; heysemî, ix, 418)
hala okçular tepesi evet tabi. fal okçuları, pardon anket anket...yüzde kaç?
ben bir de hendek savaşı benzetmesi, ahzap suresi çıkışı bekliyordum ama geç kalındı. olası erken seçime saklıyorlar galiba. koalisyon umudu varsa demek...