risale-i nurları hakkı ile günümüze taşıyan zat
kadir mısıroğlu tarihten günümüze tahrif hareketleri adlı kitabının (fethullah gülen 2012 eylülünde bu kitabın toplatılması için mahkemeye başvurmuş, dava sonucunda üçüncü cildin baskısı ihtiyaten durdurulmuş) üçüncü cildinde fethullah gülen ile ilgili olan kısımda şöyle bir anı anlatıyor:
biz husrev altınbaşak’la birlikte eskişehir’de hapsedildiğimiz sırada fethullah gülen de i̇zmir’de bizimkine benzer bir suçla hapsedilmişti. benim bu zata her nurcu kardeşe olduğum gibi sempatim vardı. bir gün husrev altınbaşak söz fethullah gülen’e intikal edince o gün inanamadığım şu sözleri söyledi:
“-kadir bey, sen o zatı nurcu zannediyorsun. bu asla doğru değildir. o risale-i nurları kullanarak kendine has bir cemaat teşkil etmeye çalışıyor. fakat bir gün anlarsın. o cephemizde müslümanları ifsada memur hain birisidir.” demesi üzerine ben bu ithamı ağır bularak:
“üstad hain diyorsun.”
sesini yükselterek cevap verdi:
“evet, o bir haindir. bizim yazı öğreten dershanelerimizi her öğrendiğinde hafta geçmeden o dershanemiz basılmıştır. o devletin memurudur. fakat hırsı icabı bir gün bu devleti de satmaya kalkacaktır.”
bu olay 1972 yılında vuku buluyor.
bu olaylardan sonra risalei nur hizmet tarihi de bu bağlamda yeniden okunmalı. kim hizmete ihanet etmiş, kim cemaati bölmeye çalışmış, kim devletin adamı, daha çok açığa çıkmamış şey var.