sezai karakoç – dertli sözlük
"hatay suriyelilerindir, diyarbarbakır suriyelilerindir, konya suriyelilerindir, i̇stanbul suriyelilerindir. tıpkı halep’in, şam’ın bizim şehirlerimiz olduğu gibi" demiş bir kez daha beni kendine bağlamış yazardır.
sezai karakoç dizelerini insan seccade gibi serer içine."seni anmak her günkü gök armağanımdır benim"
kendinden birşeyler kattın güzelleştirdin ölümü de ellerinin içiyle aydınlattın ölüm ne demektir anladım yer değiştiren ben değildim farklılaşan sendin sendin bana gelen aynalarla sendin bana gelen sendin artık ölebilirdim bütün istanbul şahidim ben kandan elbiseler giydim bundan senin haberin var mı
çocukluğumuz annemin bana öğrettiği ilk kelime allah, şahdamarımdan yakın bana benim içimde annem bana gülü şöyle öğretti gül, onun, o sonsuz iyilik güneşinin teriydi annem gizli gizli ağlardı dilinde yunus ağaçlar ağlardı, gök koyulaşırdı, güneş ve ay mahpus babamın uzun kış geceleri hazırladığı cenklerde binmiş gelirdi ali bir kırata ali ve at, gelip kurtarırdı bizi darağacından asyada, afrikada, geçmişte gelecekte biz o atın tozuna kapanır ağlardık güneş kaçardı, ay düşerdi, yıldızlar büyürdü çocuklarla oynarken paylaşamazdık ali rolünü ali güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar kahraman ali olmak bir hedef her çocukta babam lambanın ışığında okurdu kaleler kuşatırdık, bir mümin ölse ağlardık fetihlerde bayram yapardık i̇slam bir sevinçti kaplardı içimizi peygamberin günümüzde küçük sahabileri biz çocuklardık bediri, hayberi, mekkeyi özlerdik, sabaha kadar uyumazdık mekkenin derin kuyulardan iniltisi gelirdi kediler mangalın altında uyurdu biz küllenmiş ekmekler yerdik razı i̇nanmış adamların övüncüyle sabırla beklerdik geceleri şimdi hiçbirinden eser yok gitti o geceler o cenk kitapları dağıldı kalelerin önündeki askerler çocukluk güzün dökülen yapraklar gibi
türkiye'de aklıselimle düşünen nadir isimlerden birisi ve şu süreçte, suriye sürecinde yaptığı açıklamaları/uyarıları tekrar hatırlamak gerekiyor kanımca:

---- alıntı ----

yüzyıldır ve hatta daha fazla zamandan beridir ki bitmeyen tek gündemimiz vardır; o da i̇slam ülkelerinin ve i̇slam milletinin dağınıklığıdır. bu başına gelen en büyük felakettir ve bundan sonra meydana gelen felaketlerde ancak bu felaketin uzantıları ve detayıdır.

batı, i̇slam dünyasına yönelik nihai işgali yapmak ve son darbeyi vurmak peşindedir. bu durum tehditten de öte yaşadığımız gerçektir.

.....

çözümün sadece silah ve kılıç olduğu doğru değildir. daima ondan daha güçlü olan bir çözüm vardır ve o çözüm fikirdir. kılıç dahi fikrin emrindedir. aksi halde zarar verir.

bugün türkiye çok büyük bir tehdit ile karşı karşıyadır. şimdiye kadar müslümanların başına gelen zulümlerde hiçbir zaman batı türkiye'ye gel sen buna karış dememişti. tam tersine kendisi işgal ettikten sonra, gel bize destek gücü ver demişti. afganistan'da bosna'da böyle oldu. katliamlar olurken bizi sokmadılar, katliamlar oldu, bitti kendileri girdiler ve destek için çağırdılar.

---- alıntı ----

http://www.sabah.com.tr/gundem/2012/04/11/sezai-karakoc-uyardi
düşünür olmasa hamur ustası olurmuş. özellikle denemelerinde bu daha iyi anlaşılıyor. alıyor bir konuyu koyuyor leğene; biraz benzetme biraz kıyas parçaydı bütündü öyle güzel hazırlıyor ki insanın çiğ çiğ yiyesi geliyor(*) (*).
son dönemdeki siyasi yorumlarıyla sevenlerini üzen düşünür. kitaplarında baas rejiminin yapay bir rejim oldugunu, yakın bir zamanda yıkılacagını söylerken şimdilerde baasın yıkılış sürecine karşı cıkan acıklamalar yapması, özgürlük mücadelesi veren suriyeli müslümanları komplocu yaklaşımlarla aynı dili kullanarak karalaması beni cok üzmüştü.
ikinci soku ise çözüm sürecine dair yorumlarında yasadım. türkiye çözüm süreciyle ve yeni anayasayla ulus devlet anlayısında revizyona gitmeye hazırlanırken karakoç ülke bölünücek yorumları yapmıştı. çok sasırdım bir o kadar da üzüldüm. oysa ulus devlet anlayısını sorgulamayı biz ondan öğrenmiştik.
halen partide konusmalara devam ediyor. daha fazla üzülmemek için kendisini dinlemeyi bıraktım sanırım en iyisi bu.