nihat genç – dertli sözlük
necmettin erbakan’ın vefatı hepimizi derinden üzmüştür, milli görüş camiasının vemilletimizin başı sağolsun.i̇lk gençlik yıllarında komikliğe vurup hatta dalga geçtiğimiz erbakan’ın dünyasiyasetindeki yerinin ne olduğunu anlayıp şahsından özür dilememiz için 28 şubat sürecindenbugüne gelişmelere şahit olmalıymışız..28 şubat demek biraz da d 8, demek.. d 8, milli görüş’ün dış politikası demek, yani,müslüman ülkelerin kendi aralarında yakınlaşması. doğu konferansı adıyla onlarca aydınlabir sivil örgüt kurup etrafımızdaki müslüman ülkelerin siyasi ve sivil kuruluşlarını tek tek yüzyüze ayaklarına gidip tanımaya başladığımızda ilk dikkatimi çeken şuydu, nereye gitsek, bizeerbakan’ı ve d 8’i soruyorlardı..28 şubat’ın çevik bir’leri, sözde laiklik bahaneleri ileri sürüyorlardı ama asıl arkadakitezgah, müslüman ülkelerin batıya rağmen ve batıya karşı birbirleriyle yakınlaşmasınınerbakan’la bir fikir ve bir siyasi eylem’e dönüşmesi korkusuydu..erbakan devrilip partisi yerle bir edildikten sonra amerika’nın ilk yaptığı da, butopraklarda ‘müslüman oyların’ gücünü görüp türkiye’de, ve şimdi görüyoruz ki orta-doğu’da bu müslüman siyasi ve sivil yapılarla yeni ve ılımlı ama tamamen başka bir dünyainşa etmek.başardılar, milli görüş’ten koparttıkları tam anlamıyla milli görüş’ün karnını yarararak d8’i başka şekilde hayata sokacak bir ‘ılımlı islam’ politikasını devreye soktular..fikir erbakan’ındı, bu fikri torniston yani ters düz edip bu fikrin yerli ve anti-emparyalistyüzünü yok edip yepyeni kendi ifadeleriyle ileri demokrasi, özgürlükçü, ılımlı ve bop eşbaşkanlığı gibi bambaşka bir ‘elbise’ diktiler.eş başkanlığa soyunan kendi evlatlarına karşı erbakan hoca ne söylesin, kitlesini deüzmemek için tabii ki bir ‘nezaket’ dili kullanıyordu, ancak, birebir görüştüğünüzde, erbakanhoca tayyip erdoğan ve şürekası için akıl almaz ‘siyonist işbirliği’ gibi laflar söylüyordu.bundan üç dört ay kadar önce erbakan hocayla görüştüğümüzde, militan mücahid davaadamı öğretmenliğinden hiç yorulmayan bir inadla bizlere tek tek tarihler vererek olaylarıişaret ederek işaretlediği kitapların sayfalarını açarak, batının, amerika’nın ve siyonistlerinakp’yi içerden kuşattığını ve müslüman alemin başına çorap örmeye başladıklarınıanlatıyordu..yani, yerli, milli, anti emperyalist erbakan hoca’nın ‘milli görüş’ü gitmiş yerine batıylaher türlü işbirliğine girmiş ve millilikten yerlilikten ve anti emperyalist lafından iğrenerekkonuşan bambaşka bir siyasi yapılanma gelmişti.28 şubat sürecinde hocanın başında amerikan darbesi kırılırken kendisine gidip, hocam,i̇slamcı, solcu, ocu bucu fark etmiyor, milli ve anti emperyalist ne varsa parçalıyorlar deyipbir nevi özür beyanında konuşmuştum..şimdi bir özür daha dilemeliyim, çünkü, tayyip ve şürekası ilk sahne aldığında bizlerehiç birimizin ağza almaya cesaret edemeyeceği uluslar arası bir tezgahtan bahsediyordu,bizler ‘hoca biraz abartıyor, ileri gidiyor’ intibaı bırakıyordu, işte son günlerdeki siyasiolaylar, hocayı doğruladı ve çok abartılı konuşuyor diye arkadaş arasında eleştirdiğimiznecmettin erbakan yine haklı çıkmıştı, seyredin işte ‘milli’ olan şey i̇slam dünyasındanasıl ‘ılımlı’ bir işbirliğine dönüştürüldü..hoca’dan sonra ‘milli görüş’ ne olur bilmem, ama milli görüş’ün başına ne geldiyse,milli ve anti emperyalist siyaseti yüzünden geldi, bugün, tüm i̇slam dünyasında ‘milli ve anti-emperyalist’ bir fikir bulmak imkansız kadar zor..bu zorluk artık sadece yıpratılmış dağıtılmaya yüz tutmuş birkaç yüzbin milligörüşçü’nün derdi değil..sağcı solcu ilerici gerici adı ne olursa olsun artık bu topraklarda en imkansız siyaset,yerli, milli ve anti emperyalist bir siyaset, üstelik, yerli milli ve anti emperyalist bir siyasetibu topraklardan kazımakla yok etmekle görevli olanlar, tayyip erdoğan ve şürekası, işbaşındayken.. bush’la at pazarlığı yapanların şimdi kendini fatih’in evladı gibi görmüş vehep fatih’in evladı gibi konuşmuş bir liderin cenazesine hangi yüzle katılacak, bilmiyorum..milli görüş’teki arkadaşlarım, hepinizin değil hepi̇mi̇zi̇n başı sağolsun.. ve siz bizhepimiz acıyla kahrolarak yaşayarak tecrübe ettik ki 12 eylül, 28 şubat ve bugünlerinergenekon tutuklamaları, hepsi aynı el’in tezgahı, bir gün sizin bir gün bizim başımıza iniyor..gerçek bir güzelliğimiz var, toprağımız ve bağımsızlığı, yakın tarihin işkencehanelerindeacı çeken ağlayan kahrolan herkes artık uyansın, her birimiz her birimizin her yaprağınatitremeliyiz.
yer yer katılmadığım ve pek bilinmeyen harika bir konuşması vardır. 2011'de bunları söylemek yürek isterdi...https://youtu.be/cz_c0sxfyuw