afyonkarahisar'ın merkezinde bulunan altı tarihi masa (üçü 150 diğer üçü 135 yıllık) ve yirmi üç daha az tarihi :) sandalyeden (60-70 yıllık) oluşan lokanta. bu lokantayı ya navigasyonla bulursunuz ya da sora sora bulursunuz çünkü kendiniz burayı ararken yanından geçip gitme ihtimaliniz yüksek. kapısının biraz üstündeki küçükçe "aşçı bacaksız" yazısından başka lokanta olduğunu gösteren bir belirtisi yok bu dükkanın. aslında bu belirti yani yazı da yokmuş önceden ama hakiki "aşçı bacaksız" olarak ünlenen amcanın vefaından sonra yeni nesil bu kadarcık değişim olsun demiş :) ama neredeyse 150 yıllık bu tadı hiç değiştirmemişler ve değiştirmeye de niyetleri yok. değişmez prensipleri arasında aslında çok da yabancı olmadığımız yemek yeme kuralları da var. bu kurallara uymayana yemek yok! evet, doğru duydunuz yemek yok! bu yüzden eğer yolunuz bu lokantaya düşerse bu kuralları sıkı sıkıya uygulayın. (hele asıl usta varsa kesin uygulayın. bazen çeşitli vesilelerle dükkanda olmayabiliyor)1-lokantaya girdiğiniz an selam verecekceksiniz. öyle "merhaba, hayırlı işler" değil. adam gibi "selamün aleyküm" deyin hatta becerebiliyorsanız afyonlular gibi deyin. :)2- bu lokantada tek bir yemek var. o yemek de "afyon kebabı". yani et yemeği yani yağlı bir yemek. bunu neden söylüyorum? boş bulunup da ustam "az yağlı olsun, yağsız olsun" demeyin diye. çünkü bu da yasak. "yok, ben yağlı yiyemiyorum" demeyin, bu kebabın tadından yağının farkına bile varmazsınız, gidin deneyin.3- bu lokanta da buçuklu ya da duble porsyonlar yok. bir gün içinde tek yemek yeme hakkınız var. bunun başlıca sebebi sünnete uymak yani sofradan doymadan kalmak. i̇kinci sebebi de bu kebab sabah 11'de servise başlıyor ve öğleden sonra 3 gibi tükeniyor. ( yani öyle üç beş porsiyon siz yerseniz sizin yüzünüzden üç beş kişi bu tattan mahrum kalabilir)4- buranın başka şubesi yok yani başka yerde böyle bir tat bulma imkanınız yok, başka bir şube açma niyeti de yok ailenin ve usta biraz sert mizaçlı biri gibi (hakiki aşçı bacaksız daha sert biriymiş).aklıma ilk gelenler bunlar. internette ufak bir araştırmayla daha fazla bilgiye sahip olabilirsiniz. (özellikle kadir çöpdemir'in "geldim, gördüm, yedim (afyon)" programı vardı. internetten ben bulmuştum, gayet bilgilendirici bir programdı. ayrıca belirteyim internette yüzlerce olumlu yorumun yanında 2-3 tane olumsuz yoruma da rastladım. bu yorumlar genelde ya o bahsettiğimiz usul ve adaba uyulmadığından ya da usta yokken müşteriye karşı yapılan yanlışlardan kaynaklanan olumsuz yorumlardan ibaret.) şimdi yemeğin yapılışını anlatalım da yerken içiniz rahat olsun. :) beş nesildir aynı şekilde yapılıyormuş bu lezzet. öncelikle lokantanın ustası hergün hayvan pazarından uygun hayvanı seçiyor.( tabi arada bir gün dinlendirme var) sonra yine aynı usta hayvanı islami usüllere göre kesiyor sonra parçalara ayırıyor, büyükçe bir alüminyum bir kazana bunları dizip kapağını kapatıyor ve ocağın altını açıyor. evet, bu kebab tencerede ve normal ocakta oluyor. daha sonra yine aynı usta tarafından pide,az pilav ve bir baş soğanla servis ediliyor. pilavın çok bir esprisi yok ama kebabın (garanti veriyorum) net iki gün tadı damağınızdan gitmiyor. yani yok böyle bir lezzet dedirten cinsten. fiyatlarsa gayet makul ve et fiyatlarına göre değişken. yani "biz ünlüyüz, yemeğimiz şöyle iyi, böyle güzel, 10 liralık şeyi 40 a satarım yok." (bunu söylerken hep et lokantaları aklıma gelir çoğunda da etinden şüphelenirsiniz, neyse...) i̇şte bu lokanta böyle bir yer, islami usullare sonuna kadar uygun (bence), etler net olarak helal kesim :) (inanmayan ustayla bir gün geçirsin), mekan sonuna kadar tarihi (bu arada unuttum lokanta da tarihi ve bir kaç küçük hikayesi de var). yolunuz afyona düşerse ve 11-15 saatleri arasında müsait olursanız "bir deneyin" derim.