mekke’nin fethi – dertli sözlük
çok aşamalı bir psikolojik harp hususiyeti de taşımaktadır, burası bana hep ilginç gelir.

hudeybiye antlaşmasının kureyş tarafından bozulmasının ardından ebu süfyan anlaşma yapmak için medine’ye geliyor. burada resulullah ona “şayet siz bir şeyi değiştirmediyseniz, bu konuda bizden endişelenmenizi gerektirecek bir şey yok demektir.” diyor. bunun öncesinde mekkeliler bekri kabilesine silah yardımı yapmış ve huzaalıları öldürme hareketine de fiilen katılmışlardı. efendimiz kendisinden yardım isteyen huzaalıları da yardım edileceği sözü ile geri gönderiyor.

ebu süfyan anlaşmayı yenileyemeden mekke’ye dönünce efendimiz de medine halkına cihat hazırlığı çağrısında bulundu ama nereye olacağını kimseye söylemedi. bu süre içerisinde kimsenin medine dışına çıkmasına izin verilmedi.

hazırlıklar tamamlandıtan sonra ordu medine’den ayrıldı. civardaki müttefik kabilelerin de katılması için dairesel bir yol izlendiği için ordunun gerçek hedefi ile ilgili belirsizliği artmıştı. efendimiz mekke dağlarının arkasına gelene kadar kimse nereye gidileceğini kestiremedi.
efendimiz burada orduya karargahını kurdurdu ve her mücahide bir ateş yakmasını emretti ki bu da psikolojik harbin diğer bir noktası.
meşaleleri gören ebu süfyan endişeye kapıldı ve af ricasında bulunmak için hz.peygamber’in huzuruna çıktı.
mekkeliler üzerinde psikolojik olarak daha etkili olmak için ebu süfyan alıkonuldu ve islam ordusunun son bölüğü de dağ geçidinden geçene kadar gitmesine izin verilmedi.

mücahidler şehrin dört bir yanından mekke’ye girerken “evine kapanan, silahlarını teslim eden, kabe'nin avlusuna sığınan yahut da ebu süfyan’ın evine giren herkes emanettedir” diye etrafa duyurular yapılıyordu. mekke müşriklerinin zihinleri bulanmış acaba ebu süfyan da mı bize ihanet etti, o da mı islam’a girdi diye içlerine kuşku düşmüştü. diğer taraftan ebu süfyan’ın gururu da kırılmamış oldu. belki bu da islam’a kalbini ısındırdı.

mekke’nin fethinden sonra da efendimiz mekke’nin yönetimini islam’a yeni girmiş bir mekkeliye teslim etmiş, geride tek bir medineli asker dahi bırakmamıştır.

i̇slam’ın yayılmasındaki en inatçı engel olan mekke bu şekilde kan dökülmeden, yer yer psikolojik harp tabir edilen taktikle alınmıştır. tabi asıl olan gönüllerin fethi ki onu da yukarıda bahsedilenlerden anlıyoruz. zaten mekke efendimiz’in vefatından sonra dahi islam’ın en sağlam dayanak noktalarından biri olmuş ve asayişin merkezi haline gelmiştir.
11 ocak günü gerçekleşmiştir ama bizim memlekette bazı müslümanlarca 31 aralık akşamı kutlanır. ilginçlikler...