amerika'dan türkiye'ye neden gelemediğiyle alakalı şunları gözyaşları içinde, müthiş bir samimiyetle söylemiştir:
"vatanımı toprağımı severim. ama orada herhangi bir hercümerce, karışıklığa sebebiyet vermemek için o toprakları koklar; yüzüme, gözüme sürerim ama nasıl olsa siz buradasınız, ben de türkiye'nin her yerinde yaşıyor gibiyim ama o benim güzel ülkem, orada beni bahane ederek daha gitmeden her gün şom ağızlı, bir kısım ashab-ı cerait her fırsatı değerlendirip aleyhimize yazılar yazıyor. oraya gittiğinizde o mesele etrafında bir kızıl kıyamet koparmayacaklarına dair teminat veremezsiniz. ve sizin en güçlü şeyleriniz bile bunun altından kalkamaz. hiç kimseyi zor durumda bırakmamak adına, türkiye'de bir problem unsuru olarak bulunmamak için burada da kendime rağmen yaşadığımı kabul edebilirsiniz. yerin altında bile türkiye'de bir huzursuzluk olmasın diye yaşamaya razı olabilirim. yerin altında bir tane dehliz açarsınız, ve bir güzel kapatırsınız, hava deliği açarsınız ara sıra ekmek ve su atarsınız ben onlarla geçinir orada kalırım. tek türkiye'de olumsuz bir şey olmasın.
merak edenler her yerden(türkiye'nin belli yerlerinden getirilmiş anadolu toprakları) gelmiş topraklarımı da görebilirler. onlara kutu yaptırdım.
geçende aklıma geldi ki türkiye toprağına secde edemiyorum. başımı onun toprağında yere koymayı arzu ettim. acaba dedim, ben bunları bir tahta üzerine döksem, çamur yapsam dondursam sonra namaz kılarken ona koysam. bu benim hissiyatım. sonra hissiyatıma şer'i ve kur'ani mantığım karşı çıktı dedi ki:sen böyle bir şey yaparsan bu sefer herkes haydi türkiye toprağından bir seccade. yeni bir bid'at icat etmiş oluruz, o da ayrı bir yırtık meydana getirir."
diyerek konuşmasını bitirir ve ağlamaktan dua edemez kalkar gider...
"vatanımı toprağımı severim. ama orada herhangi bir hercümerce, karışıklığa sebebiyet vermemek için o toprakları koklar; yüzüme, gözüme sürerim ama nasıl olsa siz buradasınız, ben de türkiye'nin her yerinde yaşıyor gibiyim ama o benim güzel ülkem, orada beni bahane ederek daha gitmeden her gün şom ağızlı, bir kısım ashab-ı cerait her fırsatı değerlendirip aleyhimize yazılar yazıyor. oraya gittiğinizde o mesele etrafında bir kızıl kıyamet koparmayacaklarına dair teminat veremezsiniz. ve sizin en güçlü şeyleriniz bile bunun altından kalkamaz. hiç kimseyi zor durumda bırakmamak adına, türkiye'de bir problem unsuru olarak bulunmamak için burada da kendime rağmen yaşadığımı kabul edebilirsiniz. yerin altında bile türkiye'de bir huzursuzluk olmasın diye yaşamaya razı olabilirim. yerin altında bir tane dehliz açarsınız, ve bir güzel kapatırsınız, hava deliği açarsınız ara sıra ekmek ve su atarsınız ben onlarla geçinir orada kalırım. tek türkiye'de olumsuz bir şey olmasın.
merak edenler her yerden(türkiye'nin belli yerlerinden getirilmiş anadolu toprakları) gelmiş topraklarımı da görebilirler. onlara kutu yaptırdım.
geçende aklıma geldi ki türkiye toprağına secde edemiyorum. başımı onun toprağında yere koymayı arzu ettim. acaba dedim, ben bunları bir tahta üzerine döksem, çamur yapsam dondursam sonra namaz kılarken ona koysam. bu benim hissiyatım. sonra hissiyatıma şer'i ve kur'ani mantığım karşı çıktı dedi ki:sen böyle bir şey yaparsan bu sefer herkes haydi türkiye toprağından bir seccade. yeni bir bid'at icat etmiş oluruz, o da ayrı bir yırtık meydana getirir."
diyerek konuşmasını bitirir ve ağlamaktan dua edemez kalkar gider...