fethullah gülen – dertli sözlük
gördüğüm kadarıyla çağımızın en dertlisi. ızdırabı üzerine basa basa defalarca söyler ; efendimiz'in (*) : "(vurgula: bildiğimi bilseydiniz gülemezdiniz.)" hadisiyle.
devir itibariyle sözüne itimat edilecek, görüşü benimsenecek, imani hususlara dikkatten kusurlu olduğumuzu her kelamıyla yüzümüze vuran kanaat önderimiz. allah ondan razı olsun. duasına da nail olmak duasıyla.
mavi marmara şehitlerinin şehit sayılmadığını, bile bile ölüme gittiklerini gerçekten söylediyse üzüleceğimiz insan.
bir arkadaşım anlatıyor:
-baba gittik böyle bi cemaat evine, adamlar bi sidi taktılar fethullah gülen çıktı hemen ağlamaya başladı adam. sonra evdekiler de ağlamaya başladı
adam iyi bişeler anlatıyodu ama ağladığından hiç bişe anlayamadım yani anlasam ben de ağlıcam ama adam bırakmıyoduki ağlamayı...
siyasetin can damarı.istediğini iktidara taşır.zamanında dsp şimdi akp.önümüzdeki maçlara bakıyoruz.sohbetleri güzelde çok sessiz , yavaş.insanın uykusu geliyor yahu.
şehrimiz gülen harekatının ilim! kolejlerinden birine bir papaz getirilip tanıtılmış,öğrencilerin bilmedikleri dinleriyle, hristiyanlığı diyaloğa geçirmiş,daha sonra da bir grup öğrenci yurt dışına götürülüp kilise okullarında ağırlanmış! bir ay süreyle diyalog devam etmiştir.(*)(*)
(bkz:eee sonra eee sonra eee sonra eee sonra)
(bkz:ne var bunda canım)


(vurgula: gençler bu icraatleri yapan ben değilim eksileri icraat sahiplerine ithaf ediyorum haberiniz ola)
her yerde aynı şeyler. bu başlığın içeriği hiç değişmeyecek galiba. ã‡ünkü eğer birileri gerçekten iyi şeyler yapıyorsa bu birilerinin hoşuna gitmez ve çamur at izi kalsın mantığıyla bilip bilmeden yazıp çizmeler başlar... gerçekten komik olduklarının farkına ne zaman varacak bu insanlar bilmiyorum. bu ülkeye demeyeceğim bu dünyaya yaptıklarını oturup saatlerce konuşabiliriz ama yine de bitiremeyiz. belki tek bir tamlama onu kısaca özetler bize; gönül insanı...
amerika'dan türkiye'ye neden gelemediğiyle alakalı şunları gözyaşları içinde, müthiş bir samimiyetle söylemiştir:
"vatanımı toprağımı severim. ama orada herhangi bir hercümerce, karışıklığa sebebiyet vermemek için o toprakları koklar; yüzüme, gözüme sürerim ama nasıl olsa siz buradasınız, ben de türkiye'nin her yerinde yaşıyor gibiyim ama o benim güzel ülkem, orada beni bahane ederek daha gitmeden her gün şom ağızlı, bir kısım ashab-ı cerait her fırsatı değerlendirip aleyhimize yazılar yazıyor. oraya gittiğinizde o mesele etrafında bir kızıl kıyamet koparmayacaklarına dair teminat veremezsiniz. ve sizin en güçlü şeyleriniz bile bunun altından kalkamaz. hiç kimseyi zor durumda bırakmamak adına, türkiye'de bir problem unsuru olarak bulunmamak için burada da kendime rağmen yaşadığımı kabul edebilirsiniz. yerin altında bile türkiye'de bir huzursuzluk olmasın diye yaşamaya razı olabilirim. yerin altında bir tane dehliz açarsınız, ve bir güzel kapatırsınız, hava deliği açarsınız ara sıra ekmek ve su atarsınız ben onlarla geçinir orada kalırım. tek türkiye'de olumsuz bir şey olmasın.
merak edenler her yerden(türkiye'nin belli yerlerinden getirilmiş anadolu toprakları) gelmiş topraklarımı da görebilirler. onlara kutu yaptırdım.
geçende aklıma geldi ki türkiye toprağına secde edemiyorum. başımı onun toprağında yere koymayı arzu ettim. acaba dedim, ben bunları bir tahta üzerine döksem, çamur yapsam dondursam sonra namaz kılarken ona koysam. bu benim hissiyatım. sonra hissiyatıma şer'i ve kur'ani mantığım karşı çıktı dedi ki:sen böyle bir şey yaparsan bu sefer herkes haydi türkiye toprağından bir seccade. yeni bir bid'at icat etmiş oluruz, o da ayrı bir yırtık meydana getirir."
diyerek konuşmasını bitirir ve ağlamaktan dua edemez kalkar gider...