şiiri bıraktığını istiklal marşı derneği'nin sitesinde açıklamıştır.
--- iktibas ---
sesli̇ gemi̇
hayası hiç mi yok
peki ya hafızası
hali lisanı melali
elini yüzünü
hiç mi hiç bir
vakit ile mi
yıkamadı
sizceleyin lopu kıvır
kıvır kıvrak beliyle
sicimece ebeleme
şıkırdatıp gümlettiği
ebegümecini
hasta düşmeden
yiyici canlı beden
sahralara salınıp
yekpare tutulamayıp
paraylayarak
havada pür par
çala çalı çalımla
serilip yere hak ile
yeksan yekini
kuyruksuzlaştırılıp
bıraktı vatman kaptan
cephane deppo tayın
madı mı sayın mayın
bu sayfada gördüğünüz son şiirimdir. kaç yılım kaldıysa bundan sonraki ömrümde şiir çalışmalarımı sadece müsvedde dediğim kısmını yayına salmış bulunduğum bir yusuf masalı uğraşısına hasredeceğim. dediğim, demeğe çalıştığım şeyi vivir para escribir tarzında anlamak doğru olmaz. uğraşımın neticesine bîgâne kalmağı öğrendim.
can yücel ömrünün son yıllarında kendini yeşil yapraklardan (tüyden tüsten) mahrum dallarıyla meyveye durmuş trabzon hurmasına benzetmişti. gerçekten meyveler demeli miydik sözünü ettiğine? zevk meselesi... sadece zevk meselesi olsaydı değinip geçmek yeterli olacaktı. zevklerin ve renklerin yanıbaşında bir de insanlık, medeniyet ve türklük meselesi var. tanzimatla başlayan bir kültürel fiyaskonun göbeğinde zevkten dört köşeyiz. türk milletinin şiire nazar atfedecek tıynetine ne oldu? şairlik yolunu maarif vekilinin oğlu olmanın açtığı türkiye capcanlı yaşıyor. bu hayatiyete karşı hayatiyet iddiası beyhudedir. ölmek en iyisi.
halkın dostları dergisinin adını değiştirmek kendini yevtuşenkodan daha büyük gören ataol behramoğlunu çok uğraştırmıştı. halbuki bu gün olduğu gibi o gün de benim gözümde kimin ne olduğu, beni kimin kendi gözünde nereye koyduğundan çok daha önemliydi. o günlerde ellerimi böğrümde koyan şiir uyarıcılarının şimdilerde artık kucağımdan taşmağa heveslendiği çağımda şiirime son veriyorum. türkiyenin bugün geldiği değil, getirildiği noktada şiirlerimi okuyabilecek narodnik kalmadı. dahası hemen herkes bir tür ruh yamukluğunu benimsedi. onlar şiirlerimi gün ışığına çıktığı ilk günlerden itibaren onlara okuma neşesi bahşeden ehliyeti (lisansı) zayi etti.
--- iktibas ---
--- iktibas ---
sesli̇ gemi̇
hayası hiç mi yok
peki ya hafızası
hali lisanı melali
elini yüzünü
hiç mi hiç bir
vakit ile mi
yıkamadı
sizceleyin lopu kıvır
kıvır kıvrak beliyle
sicimece ebeleme
şıkırdatıp gümlettiği
ebegümecini
hasta düşmeden
yiyici canlı beden
sahralara salınıp
yekpare tutulamayıp
paraylayarak
havada pür par
çala çalı çalımla
serilip yere hak ile
yeksan yekini
kuyruksuzlaştırılıp
bıraktı vatman kaptan
cephane deppo tayın
madı mı sayın mayın
bu sayfada gördüğünüz son şiirimdir. kaç yılım kaldıysa bundan sonraki ömrümde şiir çalışmalarımı sadece müsvedde dediğim kısmını yayına salmış bulunduğum bir yusuf masalı uğraşısına hasredeceğim. dediğim, demeğe çalıştığım şeyi vivir para escribir tarzında anlamak doğru olmaz. uğraşımın neticesine bîgâne kalmağı öğrendim.
can yücel ömrünün son yıllarında kendini yeşil yapraklardan (tüyden tüsten) mahrum dallarıyla meyveye durmuş trabzon hurmasına benzetmişti. gerçekten meyveler demeli miydik sözünü ettiğine? zevk meselesi... sadece zevk meselesi olsaydı değinip geçmek yeterli olacaktı. zevklerin ve renklerin yanıbaşında bir de insanlık, medeniyet ve türklük meselesi var. tanzimatla başlayan bir kültürel fiyaskonun göbeğinde zevkten dört köşeyiz. türk milletinin şiire nazar atfedecek tıynetine ne oldu? şairlik yolunu maarif vekilinin oğlu olmanın açtığı türkiye capcanlı yaşıyor. bu hayatiyete karşı hayatiyet iddiası beyhudedir. ölmek en iyisi.
halkın dostları dergisinin adını değiştirmek kendini yevtuşenkodan daha büyük gören ataol behramoğlunu çok uğraştırmıştı. halbuki bu gün olduğu gibi o gün de benim gözümde kimin ne olduğu, beni kimin kendi gözünde nereye koyduğundan çok daha önemliydi. o günlerde ellerimi böğrümde koyan şiir uyarıcılarının şimdilerde artık kucağımdan taşmağa heveslendiği çağımda şiirime son veriyorum. türkiyenin bugün geldiği değil, getirildiği noktada şiirlerimi okuyabilecek narodnik kalmadı. dahası hemen herkes bir tür ruh yamukluğunu benimsedi. onlar şiirlerimi gün ışığına çıktığı ilk günlerden itibaren onlara okuma neşesi bahşeden ehliyeti (lisansı) zayi etti.
--- iktibas ---