kürt açılımına bir değini – dertli sözlük
başlangıcı ile başlama şekli ile hata olan bir süreç eğer sona ermiş ise bu hayır getirir. başından bu yana pkk veya hadep/dehap kürtlerin temsilcisi olarak görüldü ve konuya o şekilde yaklaşıldı. ve fakat bir tek müslüman kürt alime bu konudaki fikirleri sorulmadı. görüşülen bir kaç kişiye de aman şöyle edin aman böyle edin yollu telkinlerde bulunuldu.

ve müslüman kesim olayın islam dairesi içerisinde çözümüne yönelik bir tek teklifte dahi bulunmadı. ki said-i nursi'nin "arapça vacip, türkçe lazım, kürtçe caiz" söyleminden bu yana bir arpa boyu yol alınamadı. çünkü iş siyaset ve hakların sağlanması ve korunmasından ziyade rantu kimin paylaşacağına dair bir muhasebe ve dalaşmaydı yaşanan. ne hükümet ne de islami yapılanmalar bu süreçte; ta en başından bu yana samimi olarak islam dairesinde bir çözüm önerisine yanaşmadılar.

oysa bilinen bir hakikattir. kim olursa olsun eğer söz konusu olan ırk ise herkes kendisini daha iyi görecektir. bu insanın yapısında, genlerinde, ruhunda mevcuttur. ve bunu terbiye edebilecek olan ve birleşme ve birliğe yol açacak olan sadece din yani islamdır.

bir tel allah'ın kulu çıkıp da bu ayetlerle veya hadislerle veya fıkhen bizim hakkımızdır. biz buna müslüman olmaklığımız dolayısıyla layıkız demedi. herkes bir diğerini suçlamanın kolaycılığı durur iken islamlaşarak hayatına çözüm bulmaya yanaşmadı. ve sadece bu konuda değil müslümanlar olarak hayatımızdaki hiç bir konuda samimi davranmadık. birbirimizle uğraşmak ve birbirimizi sırtından bıçaklamak dışında müslümanlaşmak çoğu zaman umrumuzda bile olmadı.

ekonomik hayatın ne şekilde düzenlendiği bilinmeden islam'ın insanlara ve kavimlere kavim ve insan oluşları ile doğuştan sahip olduğu haklar söz konusu edilmeden cahilane isteklerle uğraşıp durduk. ve karşı tarafta bu cahilliğe başka bir cahillikle cevap verdi. evet kürt açılımının ekonomik boyutunu bugüne kadar ciddi ve samimi olarak ele alan kimse olmadı islami camiadan ve hükümet kanadından. mesele kuru bir işsizlik ve fabrika açma olayı değil. bu bölge insanına sadece bir balık tutup vermeye benzer. oysa bölgede balık tutacak bir göl yok. bölge balıkçılık için değil, tarım veya hayvancılık için uygun belkide.

gerçi bu noktada ülke olarak türkiye'nin hiç bir noktasında ekonomik anlamda ciddi ve samimi bir çaba gerçekleştirilmemiştir. bu ayrı konu tabi.

hülasa edersek; önümüzde kürt olmak veya türk olmak gibi bir seçenek yok. önümüzde müslüman olmak ve islamlaşmak veya münafık ve fasık olmak gibi bir problem var
[entry]111398[/entry]'den devamla. adı geçen tanımda, hali hazırda bir proje ile çıkmış tek kişinin said-i nursi olduğunu, ve diğer islam alimlerinin konuya değinmek dışında bir proje üretemediklerini söyledik. fikir beyan etselerde bir sistem olarak, bir proje olarak çözüm önerisinin yapılmadığını dile getirdik. ve çözümün islamlaşmak gibi içine herşeyi alabilecek bir durum olduğunu söyledik. ve bu islamlaşmak maddeler halinde açıklanmalı diye düşündük. ve bu tanım doğdu. deneyelim bakalım sonu ne çıkacak:

1- said i nursi'nin medreset ül zehra projesi hayata geçirilmeli. ki çözümün kilit merkezi bu olacaktır. medresenin dil anlayışı ise çok dikkat çekicidir. "arapça (vurgula: vacip), türkçe (vurgula: lazım), kürtçe (vurgula: caiz) olsun." dil önemli değil bu minvalde. burada amaç islam'ı kim hangi dil ile öğrenebiliyor ise, o dil ile öğrenecek. ve bir dil islam'ı öğrenebilme oranında değer kazanacak. türkçe ders verilecek, çünkü türkçe bir islam dilidir. arapça ders verilecek, çünkü arapça islam dilidir. farsça ders verilecek, çünkü farsça islam dilidir. urduca ders verilecek, çünkü urduca bir islam dilidir. kürtçe ders verilecek, çünkü kürtçe bir islam dilidir.

2- pkk ortaya çıkmadan köylere kadar yayılmış olan, ve pkk'nın kürtleri laikleştirmek için tek tek ortadan kaldırdığı kürt medreseleri tekrar ihya edilecek. yani her 20-30 köye bir ve ya iki, artık imkanlar ölçüsünde medreseler açılacak. dili 1. madde de bahsedilen şekilde olacak.

3- kürt alimler, köy köy dolaşacak ve devletten bağımsız, halka islam'ı anlatacak. evet köy köy dolaşılacak ve islam her hanede konuşulacak.

4- batıda yaşayan alimler, mavi marmara'da gösterilen cesaretin aynısını burada da gösterecek. ve fakat kömür dağıtmak için değil. derdimiz islamlaşmak. ve gitme amacı itikaf. evet batılı alimler bu yıl hakkari merkez camide itikafa girecek. ve bunu medya aracılığı ile herkese duyuracaklar. ki unutulmuş bir sünnetin ihyasında riya olmaz. duyurulması gerekir. amaç zaten ihya etmektir. yani canlandırmak. tekrar aktif hale getirmek.
bundan sonraki her yılda başka bir şehir merkezinde aynı faaliyet devam edecek.

5- her köyden en az üç tane hafız çıkmasına yönelik çalışmalar başlatılacak. bu elzemdir. sudan'da batının uyguladığı sokakta başörtüsü yasağının en büyük sebebi; oradaki müslümanların yarısının hafız olmasıdır. ve toplumda hafızların sayısı çoğaldığında, insanlar ezbercilikten kurtulacak ve derinlik arayacaklardır. bu da hayırlı bir dini açılıma neden olacaktır. kaldı ki sadece bir köyde üç hafızın olması bile başlı başına çok büyük bir iştir.

6- gazze ile hakkari birdir. eğer hakkari kurtulmaz ise pkk'nın elinden, gazze israil'in elinden kurtulamaz. mavi marmara'ya binenler ve gemiye her türlü desteği verenler hakkari'nin yeniden islamlaşmasına da destek vermeliler.

7- türkçe olimpiyatlarının bir değişik versiyonu olarak, şırnak'ta, van'da kur'an okuma yarışmaları ve etkinlikleri düzenlenmeli. çeşitli ülkelerden gençler ve çocuklar bu kez kur'an kıraat etmeliler. eğer türkiye diye bir yer kalmaz ise, veya daha yumşatarak, bölgede çatışma devam eder ise, türkiye dış ülkelerde bunun sebebini kuru bir terör olayı ile açıklayamaz. ve gidenler gün geçtikçe öğrenci kaybeder. ve net söyleyelim; türkiye olmaz ise türk okulları da olmaz.

8- müslümanlar artık hükümet olarak değil, sivil inisiyatif olarak ülke sorunlarının tamamında bu ülke bizimdir anlayışı ile hareket etmelidir. ve kendi evi gibi konuşmalıdır. birilerinin irtica yaygarası yapması artık imkansızdır. yoksa ne ihl sözlük, ne de mürteci sözlük ve de yeni açılan ilahiyat sözlük hayat bulamazdı. hapse düşme korkusu bir kenara bırakılmalıdır. said-i nursi ve mehmed akif ersoy bu noktada en bariz örneklerimizdir.
bu ülke, yani türkiye müslümanlarındır. ve birileri bizim yaptığımız ve kazandığımız istiklal harbi sonrası yönetimi, bizleri öldürerek ve hapse atarak elimizden çalmıştır. bizim olanı geri alma zamanı gelmiştir. ve bu zannedildiği gibi bir çatışma, savaş gibi şeylerle olmayacaktır. islamlaşarak gerçekleşecektir.