kır bulamadığımız i̇stanbul'da, papatya bulmak çok zor. çiçekçilerde de bulması çok zormuş. çiçekçi çiçekçi dolaşıp papatya aradığımda anladım. ayrıca acı bir tecrübe oldu, çiçekçiden papatya almak.
yapraklarını tek tek kopararak sevdiğimizin bizi sevip sevmediğini anlamaya yarayan bir araçtır.
şu sıralar genç akademi'de kısa film dersi vermekte olan ilker emon'un yazıp yönettiği kısa film. ahmet yenilmez de oynuyor.
(http://vimeo.com/21626105)
(http://vimeo.com/21626105)
bir ara birisi papatyayı suda kaynattıktan sonra o suyla saçı yıkarsan (saça yedirirsen) saçın sarı oluyo diye söylediydi. (dün gibi anlatıyorum ama en az 10 yılı var). bir sefer denediydim, hem pek bir fark görmediğimden hem de pek aklıma yatmadığından devam etmediydim.
fazla ilgi gören, herkesin sevdiği, üzerine pek konuşulan şeyler bana genelde itici gelir. papatya da bunlardan biridir. papatyanın suçu yok, papatyayı abartan insanlara tepkim. kaktüs'ü sevin mesela? neden topluca papatya sever oluyorsunuz?(bkz:canım kaktüsüm benim)(bkz:rin tin tini de rin tin tin)
aklıma hep şu şiiri getiren çiçek:"biliyor musun,bir çiçek olsam mutlaka papatya olurdumelbette biliyorsun, papatyaları ne çok seviyorumbuna rağmen papatya almadın banabir kez olsunüzgünümbu sahiden üzücü.neyse, ne diyordumbir çiçek olsam bu mutlaka papatya olurduçünkü hayatı birileri uğruna,bilhassa aşk uğrunadağıtılan, parçalanan bir kadından başka hangi çiçek olması umulur!sana çok kırgınım sevgilimama bir papatya dalı,zaten çok kolay kırılır."
