mefhar - i mevcudât, hazret-i fahr-i alem
muhammed mustafâ râ salevât
allâh adın zikredelim evvela
vacib oldu cümle işte her kula
allâh adın her kim ol evvel anâ
her işi âsan eder allâh anâ
allâh adı olsa her işin önü
hergiz ebter olmaya anın sonu
bir kez allâh dese şevkile lisan
dökülür cümle günah misli hazani̇sm-i pâkin pâk olur zikreyleyen
her murada erişir allâh diyen
aşk ile gel imdi allâh diyelim
dert ile göz yaş ile ah edelim
ola kim rahmet kıla ol padişah
ol kerimü ol rahimü ol ilâh
birdir ol birliğine şek yok dürür
gerçi yanlış söyleyenler çok dürür
cümle alem yok iken ol var idi
yaradılmıştan gani cebbâr idi
var iken ol yok idi ins-ü melek
arşü ferşü ayü güm hem nüh felek
sün ile bunları, ol var eyledi
birliğine cümle ikrar eyledi
kudretin izhâr edüp hem ol celil
birliğine bunları kıldu delil'ol! ' dedi bir kere var oldu cihan
'olma! ' derse, mahv olur ol dem hemân
haşre dek ger denilirse bu kelâm
nice haşr ola, bu olmaya temâm
pes muhammeddir bu varlığa sebeb
sıdk ile ânın rızasına kıl taleb
ey azizler işte başlarız söze
bir vasiyet kılarız illa size
ol vasiyyet kim derim hem tuta
mis gibi kokusu canlarda tüte
hakk teala rahmet eyleye anâ
kim beni ol bir dua ile anâ
her kim diler bu duada buluna
fatiha ihsan ede ben kuluna (mevlid-i şerif-in müellifi merhum süleyman süleyman çelebi hazretleri´nin ruhu için ve bu satırları okuyan, dinleyen, okumasına sebep olanlardan yaşayanların ruhu makamlarına, ahirete göçmüş olanlarının da ruhlarına el-fatiha.)
hak teala
bahri̇ hak teala çün yaratdı ademi
kıldı ademle müzeyyen alemi
ademe kıldı feriştehler sücud
hem anâ çok kıldı ol lûtf issi cûd
mustafa nurunu alnından kodu
'bil habibim nurudur bû nur dedi' kıldı o nur anın alnında karar
kaldı anın ile nice ruzigâr
sonra havva alnına nakletdi bil
durdu anda dahi nice ayü yıl
şit doğdu anâ nakletti bu nur
anın alnında tecelli kıldı nur
erdi i̇brahimi i̇smaile hem
söz uzanûr eğer kalanın der isem
i̇şbu resm ile müselsel muttasıl
ta olunca mustafa´ya müntekil
geldi çün ol rahmeten lil´alemin
vardı nur anda karar etti hemin'
ger dilersiz, bulasız oddan necât
aşk ile, derd ile edin essalat'
vi̇ladet bahri̇ şefiul´usati fi yevmil´arasat,
hazreti-i ahmedü mahmudû muhammed mustafa râ sâlevat amine hatun muhammed annesi
ol sadeften doğdu ol dür danesi
çünki abdullah´dan oldu hâmile
vakt erişdi hefte vü eyyam ile
hem muhammed gelmesi oldu yakîn
çok alametler belirdi gelmedin
ol rebiul evvel ayı nicesi
on ikinci gice isneyn gecesi
ol gice kim doğdu ol hayrûl beşer
anesi anda neler gördü neler
dedi gördüm ol habibin ânesi
bir acep nur kim güneş pervanesi
berk urup çıktı evimden nagehan
göklere dek nur ile doldu cihan
gökler açıldı ve feth oldu zulem
üç melek gördüm elinde üç alem
biri meşrık biri mağribde anın
biri damında dikildi kâ´benin
bildim anlardan kim ol halkın yeği
kim yakin oldu cihana gelmeği
bildim anlardan ki ol halkın beyi
kim yakın oldu cihanâ gelmeyi
i̇ndiler gökten melekler saf ü saf
kabe gibi kıldılar evim tavaf
hem hava üzre döşendi bir döşek
adı sündüs, döşeyen anı melek
çün göründü bana bu işler ayân
hayret içre kalmış idim ben hemân
yarılıp çıktı divardan nagehan
geldi üç huri banâ oldu ayan
bazıları derler ki ol üç dilberin
asiye´ydi biri ol meh-peykerin
biri meryem hatun idi aşikâr
birisi hem hûrilerden bir nigâr
geldiler lutf ile ol üç mehcebin
verdiler bana selam ol dem hemin
çevre yanıma gelip oturdular
mustafayı birbirine muştular
üç alem dahi dikildi üç yere
her birisin edeyim nerden nere
dediler oğlun gibi hiç bir oğul
yaradılalı cihan gelmiş değil
bu senin oğlun gibi kadri cemil
bir anâya vermemiştir ol celil
ulu devlet buldun ey dildare sen
doğuserdir senden ol hulki hasen
bu gelen ilm-i ledün sultanıdır
bu gelen tehvid-i irfan kânıdır
bu gelen aşkina devreyler felek
yüzüne müştakdürür ins ü melek
bu gice ol gicedir kim, ol şerif
nur ile alemleri eyler latif
bu gice şâdân olur erbâb- dil
bu giceye can verir eshab-ı dil
rahmeten lil´alemindir mustafa
hem şefiu´l-muznibindir mustafa
vasfını bu resme tertib etdiler
ol mübarek nuru tergib ettiler
amine eder çü vakt oldu tamam
kim vücuda gele ol hayrül enam
susadım gayet hararetten kati
sundular bir cam dolusu şerbeti
şerbeti karşımda tutdu hûriler
bunu sana verdi allah dediler
kardan ak idi ve hem soğuk idi
lezzeti dahi şekerde yok idi
i̇çtim anı oldu cismim nura gark
edemedim kendimi nurdan fark
geldi bir ak kuş kanâdiyle revan
arkamı sıvadı kuvvetle heman
doğdu ol saatte ol sultan-ı din
nura gark oldu semavat ü zemin
sallü aleyhi sellimü teslima
hatta tenali cennetten ve naima
essalatü vesselamü aleyke ya resulallah
esselatü vesselamü aleyke ya habiballah
essalatü vesselamü aleyke
ya seyyidel-evveline velâhirin.
merhaba bahri̇ yaradılmış cümle oldu şadüman
gam gidip alem yeniden buldu can
cümle zerrat-i cihan edip seda
çağrışuben dediler kim merhaba
merhaba ey âl-i sultan merhaba
merhaba ey kan-i irfan merhaba
merhaba ey sırr-ı fürkan merhaba
merhaba ey derde dermân merhaba
merhaba ey bülbül-i bağ-ı cemâl
merhaba ey derde derman merhaba
merhaba ey mah-ü hürşid-i hüda
merhaba ey hakk´dan olmayan cüdâ
merhaba ey asi ümmet melcei
merhaba ey çaresizler eşfai
merhaba ey can-ı bâki merhaba
merhaba uşşaka saki merhaba
merhaba ey kudreti ayn-ı halil
merhaba ey has-ı mahbub-u celil
merhaba ey rahmeten lil´alemin
merhaba sensiz şefia´l müznibin
merhaba ey padişah-ı dû cihân
senin için oldu kavnile mekan
ey cemali gün yüzü bedr-i münir
ey kamû düşmüşlere sen dest-girdest-girisin kamu üftadenin
hem penahı bende-vü azadenin
ey gönüller derdinin dermanı sen
ey yaradılmışların sultanı sen
sensin ol sultan-ı cümle enbiya
nur-i çeşm-i evliya vü asfiya
ey risalet tahtının sen hatimi
ey nübüvvet mührünün sen hatemi
çünkü nurun ruşen etdi alemi
gül cemalin gülşen etdi alemi
oldu zail zulmet-i cehl-ü dalâl
buldu bâğ-ı marifet ayn-i kemal
ya habiballah bize imdad kıl
son nefes didarın ile şad kıl
ger dilersiz, bulasız od-dan necât
aşk ile, derd ile edin es-salat
çünkü ol mahbub-i rahman ü rahim
kıldı dünyayı cemalinden naim
birbirine muştalayıp her melek
raksa girdi şevk ü şadından felek
i̇şbu heybetten amine hub rû
bir zaman aklı gidüp geldi gerû
gördü gitmiş huriler hiç kimse yok
görmedi oğlun tazarru kıldı çok
huriler aldı tasavvur kıldı ol
hayret içre çok tefekkür kıldı ol
çevre yanın isteyü kıldı nazar
gördü kimbir köşede hayrü´l-beşer
şöyle beytullaha karşı ol resul
yüz yere vurmuş ve secde kılmış ol
secdede başı dili tahmid eder
hem kaldırmış parmağın tehvid eder
debrenür dudakları söyler kelâm
anlayamazdım ne derdi ol hümam
kulağım ağzına verdim dinledim
söylediği sözü ol dem anladım
der ki ey mevlâ yüzüm tuttum sanâ
ya i̇lahi ümmetim ver- gil banâ
ümmetim dedi sanâ çün mustafa
ver salavat sen de anâ bul safa
miracı hazreti peygamber
sahibü´l hullet-i vettaç, verakib´ül büraki fi leyleti´l mir´ac
hazret-i ahmed-i mahmud-ü muhammed mustafa ya salevat
gel beri ey aşk od´una yanıcı
kendüyi maşuka aşık sanıcı
dinle gel mir´acın ol şahın ayan
aşık isen aşk oduna durma yan
bir düşenbih gecesi tahkik haber
leyle-i kadr idi o gece meğer
ol hümayun bahtı ol kadri yüce
ümmühanın evine vardı gece
anda iken nagehan ol yüzü ak
cennete var dedi cebrail hak
bir murassa taç ve bir hulle kemer
hem dahi al bir burak-ı muteber
ol habibime ilet binsin anâ
arşımı seyreylesin görsün beni