yeryüzünün en büyük şahitleridir kapılar. bu kapı benim en büyük şahidimdir. altından geçti çocukluğum, ilk gençliğim. i̇lk gitmem ve ilk dönmem altından geçti. bir sürü doğum geçti altından, sayısını bilmediğim bir sürü ölüm. ölümlerin en keskinide altından geçti bu kapının. i̇lk parmak acımı bu kapıda tattım; ilk güveni ve güvensizliği de. belkide en çok bu kapıya güvendim. en çok bu kapının ardındakine. bu yüzden ilk bu kapının ardında terk edildim. ve tanık oldum burdan çıkıp buradan bir daha girmeyişine hayatımın direği olan o kadının. kapılar bu dünyanın kara defterleridir. tüm hesapları tutma görevi onlardadır. dilleri yoktur bu yüzden ve bu yüzden kilitleri vardır. o kapıdan geçmeyeli hayli zaman oldu, kapının sadece bana bu fotoğrafı ulaştı. bilmediğimi bildim sonra; ardında umduğun olmayan kapılar artık bu dünyaya ait değillerdir. ellerinin kırışıklıklarına bana sakla, geleceğim. - çağrı oruk
örtmek kapatmak anlamına gelen kap kökünden türemiştir.
asli vazifesi de kapatmak mıdır?
kapılar açık tutulmalı mıdır?
kapı açıksa kapı olma vasfını kaybeder mi?
bu kelimenin üzerine bir vakit çok düşündüm, kapıları yumrukladım.
sonra dedim ki: anahtar bende olduktan sonra sorun yok.