denizi olmayan şehirde yaşamak – dertli sözlük
henüz tren hareket etmişken, denizi meşhur güzel şehrimi yavaş yavaş geride bırakırken yazıyorum bu yazıyı :)
denizin seyrine doyum olmaz, i̇stanbul'a zaten doyulmaz. deniz, bir bakıma göğe bakmak gibi; göğün yansımasını gördüğümüzden güneş'i yansıtan ayı da anımsatıyor bana, ki onunla bağım çok daha kuvvetlidir:)
deniz şehirlerinde hava da daha farklı oluyor; bunu ilk kez kupkuru bir şehre gittiğimde anladım. alışılmadık şeylerle karşılaşılıyor. hayatım boyunca kullanmadığım nemlendirici kremler bir ihtiyaç haline geldi mesela😅. ya da her ne kadar kışçı da olsanız kuru soğuk kutuplarda yaşıyor gibi hissettirebilir.
sanırım başlığı açan kişi de ben gibi zorunlu bir durumdan kuru topraklara düşmüş :) bu durumda yukarıdaki iletiyi savunuyorum, bir şehri yaşanabilir kılan, ne kadar cezbetse de, denizi-mavisi-yeşili değil, birlikte paylaştığınız insanlardır. özleme gelince de, fizikî konumdan ziyade kalbî konum bu sorunu zaten çözecektir.