peki yoldaş kimdir? bu yolda kiminle yürünür? tabii ki bilenlerle yürünür, yani rehberle. "rehber" farsça asıllı bir kelimedir. "reh" veya "rah" yol demek. demek ki "rehber" yol gösteren demek. yolu görmeyen sana nasıl gösterecek? yoldan habersiz olan sana nasıl bildirecek? burada nesne olan yoldur. yol seni götürmez, yolu sen götürürsün. yol kat edilir, kendi kendine gitmez. yol bir mesafe gibi gözükür. hâlbuki o mesafeye kat eden insandır. allah teala yolu insana göre yaratmıştır. çünkü kendisi ile gidilmesi gereken yolun diğer ucunda insan vardır. asıl yoldaş olan da insan-ı kamildir aslında, yani âriflerdir. "savaş şafak barkçin - çağrışımlar"
tasavvufi ıstılahta çıkılan yola seyri sülük deniyor. belki de çıkılabilecek en zor yolculuk olması nedeniyle ~istisnai durumlar bir kenara~ rehberi olmayan kayboluyor, yolda kalıyor, yolu şaşırıyor. bu nedenle menzile ulaşmak adına kuran ve sünnetin canlı birer örneği olan mürşid-i kamil olmuş kimselerin rehberliği kaçınılmaz oluyor.
bu nedenle tasavvufi bir bakış açısıyla "evvel refik bâde'l târik": önce rehberini yani mürşidini seç, sonra da o rehberin önderliğinde yola koyul manasına geliyor.
rehberin ayak izleri seni menzile ulaştırır.
dipnot: menzilci değilim :)
tasavvufi ıstılahta çıkılan yola seyri sülük deniyor. belki de çıkılabilecek en zor yolculuk olması nedeniyle ~istisnai durumlar bir kenara~ rehberi olmayan kayboluyor, yolda kalıyor, yolu şaşırıyor. bu nedenle menzile ulaşmak adına kuran ve sünnetin canlı birer örneği olan mürşid-i kamil olmuş kimselerin rehberliği kaçınılmaz oluyor.
bu nedenle tasavvufi bir bakış açısıyla "evvel refik bâde'l târik": önce rehberini yani mürşidini seç, sonra da o rehberin önderliğinde yola koyul manasına geliyor.
rehberin ayak izleri seni menzile ulaştırır.
dipnot: menzilci değilim :)