istişare – dertli sözlük
kendine dair ahlakı olan kuvvetli bir kaide-i subhani ve ameliyat-ı muhammedîdir.

ahlakına dair birkaç üssul esas:

- istişare bir emr-i ilahidir, bu cihetle ibadettir, ibadet olduğu cihetle halis olması zaruridir, ihlassız amel menfaatsiz bir meşgaledir. ihlası ise cenabıhak cem olmayı, meşveret, muarefet, muaşeret emre ettiği için bu işi kuvvetli bir emir ve ibadet bilip yapmaktır. en yüksek gayesi bunu bilmekteir.

- istişare bir duadır. zannedildiği gibi istişare edenler hakkı kendi aklı ve nefsiyle bulmak için orada değildirler. hakkı ortaya çıkarmak için yağmur duası gibi, cuma namazı gibi, bayram namazı gibi bir umumi ibadet ve kulluk vaziyeti alarak allaha arz-ı endam-ı abdiyyet etmek için oradadırlar. neticesi olan güzel kararı allah verir. istişareden beklenen dünyevi mana bu vücudi manaların yanında ancak bir gölgedir.

- istişare edenler bilmelidirler ki, allah hakkı bulmaları için onların bir araya gelip, sırf allah bu şekil bir meşvereti istedi diye o konu üzerinde düşünürken, allahın içlerinden birisinin veya birilerinin aklına,kalbine hak olan manayı veya mananın bir kısmını ilham eder. yoksa onlar o mesele üzerine konuştukları için ilahi olan doğruyu bulacak değillerdir. doğruyu allah onlara ilham edecektir, bunun bir nevi ayinini yerine getirirler.

((burada bir haşiye düşelim: bu makamda 'doğru' dediğimiz mefhum iki çeşittir. birisi öyle bir doğrudur ki bütün neticesi dünyaya bakar ve kısa bir zaman için 'doğru' dur.. diğer ikinci kısım 'doğru' hakk tır, yani hem dünyaya hem ahirete hem rıza-ı ilahiye bakan yüzü vardır ki, bu şekilde bir doğru tedavülden kalkmaz bir doğrudur.)))

- istişare edenler, istişare meydanına fikirlerini kabul ettirmek için gelmezler. istişareye gelen herkes heybesindeki yani gönlündekini ilmindekini fikrindeki ortaya boşaltır. mesela nasılki herkes heybesindeki azığı ortaya boşaltsa en güzel sofra ancak o zaman ortaya çıkar, ama herkes benim heybemdeki azık en iyisidir dese, o zaman münakaşa ortaya çıkar... aynen öylede istişarede sadece ibraz-ı rey söylenir, o rey belki hakkın kendisi belki hakkın bir parçası olduğu, ancak tüm reylerin ortaya konulmasıyla zahir olur.

- istişare eleğine giren fikirler insafla, müsbet bir niyyetle mihenge vurulur, sırf zemmetmek, açık bulmak, kendi fikrini yükseltmek için karşının efkarını bastırmak için yapılsa, istişare hem ibaden manasını kaybeder hem dünyevi faydasını da akim bırakıp iptal eder.

- istişarede herkes hakkı arar, öyleyse münakaşaya sebep yoktur, çünkü hakkı bulmak herkesin faydasınadır, münakaşa eden nefsini ve hissini karıştırmış, münakaşa eden haksızdırlar.

- istişarede karşıdakine kulak vermek, ona cevap yetiştirmeye çalışmadan anlamaya çalışmak esastır, yoksa her dediğine hemen tenkit parmaklarını uzatmak yümünlü, sağduyulu bir iş değildir.