usûlü’d-dîn.
alem-i islam hiçbir devrinde, bu kadar usulüddin'e muhtaç kalmadığını gözlemliyoruz. bunun nedenleri çoktur. en önemlisi, din usulünü haliyle, kavliyle, fıkıh ve hükümleriyle ders veren, başta muhakkik fakihler, muallimler, avamı eğiten meşayih ve imamlar olmamasıdır. buna bağlı olmakla beraber ikinci sebebi avamın, hali ve reaksiyonlarında din usulünün izlerinin artık eskisi kadar görülmemesi, yahut nafiz olmamasıdır. ennetice halimiz bu şekilde.
şimdi usulüddine çok muhtaç olan çağımıza bir usulüddin kaidelerinin yer aldığı bir mihenk çok lazımdır. fakat bununda eski avamı eğitir şekilde "bu böyledir" şeklinde değil. çünkü artık ümmet o eski ümmet değil.
bir kaidenin nedenini, hikmetini, ruhunu beraber ister, dille istemezse de haliyle ister, hususan eşbab-ı nesil yani gençlerimiz istiyor. bu yüzden önce dinin temel kaideleri ortaya konup, sonra onların akli ve mantıki gerekçeleri, hikmetleri yani ahire ve akıbete bakar faydaları yani uzun vadeli getirileri ile, en az bir sekülaritenin getirisi kadar güncel dünyadaki getirileri, diğer tüm ideolojiler ve sistematilere olan rüçhaniyeti gibi başlıklar altında irdelenmelidir.
yine dinin kaideleri ortaya konurken, gökten inme değil, hayatın içindeki rabıtalarıyla ve doğal lazımeler şeklinde sunulmalıdır. mesela "islamiyet, insaniyet-i kübradır" iddiasındaki gibi, aslında islamiyet bilinci içinde en medeni, en yüksek bir insaniyet bilincinin mevcut bulunduğu, bundan daha fazlasının var olduğunun yine yukarıda mezkur vecihlerle serdedilmesi lazımdır.
ben bidayet-i usulüddine dair bu kaideleri, dilim döndüğünce, hakimiyetimin vüsati nisbetinde, asır insanının suallerini de muhtevi, ve ihtiyaçlarını içerir şekilde; usulüddinde mehaz bildiğim kitabetten ve rüesadan serdeylemek niyetindeyim.
ومن الله توفيق
alem-i islam hiçbir devrinde, bu kadar usulüddin'e muhtaç kalmadığını gözlemliyoruz. bunun nedenleri çoktur. en önemlisi, din usulünü haliyle, kavliyle, fıkıh ve hükümleriyle ders veren, başta muhakkik fakihler, muallimler, avamı eğiten meşayih ve imamlar olmamasıdır. buna bağlı olmakla beraber ikinci sebebi avamın, hali ve reaksiyonlarında din usulünün izlerinin artık eskisi kadar görülmemesi, yahut nafiz olmamasıdır. ennetice halimiz bu şekilde.
şimdi usulüddine çok muhtaç olan çağımıza bir usulüddin kaidelerinin yer aldığı bir mihenk çok lazımdır. fakat bununda eski avamı eğitir şekilde "bu böyledir" şeklinde değil. çünkü artık ümmet o eski ümmet değil.
bir kaidenin nedenini, hikmetini, ruhunu beraber ister, dille istemezse de haliyle ister, hususan eşbab-ı nesil yani gençlerimiz istiyor. bu yüzden önce dinin temel kaideleri ortaya konup, sonra onların akli ve mantıki gerekçeleri, hikmetleri yani ahire ve akıbete bakar faydaları yani uzun vadeli getirileri ile, en az bir sekülaritenin getirisi kadar güncel dünyadaki getirileri, diğer tüm ideolojiler ve sistematilere olan rüçhaniyeti gibi başlıklar altında irdelenmelidir.
yine dinin kaideleri ortaya konurken, gökten inme değil, hayatın içindeki rabıtalarıyla ve doğal lazımeler şeklinde sunulmalıdır. mesela "islamiyet, insaniyet-i kübradır" iddiasındaki gibi, aslında islamiyet bilinci içinde en medeni, en yüksek bir insaniyet bilincinin mevcut bulunduğu, bundan daha fazlasının var olduğunun yine yukarıda mezkur vecihlerle serdedilmesi lazımdır.
ben bidayet-i usulüddine dair bu kaideleri, dilim döndüğünce, hakimiyetimin vüsati nisbetinde, asır insanının suallerini de muhtevi, ve ihtiyaçlarını içerir şekilde; usulüddinde mehaz bildiğim kitabetten ve rüesadan serdeylemek niyetindeyim.
ومن الله توفيق