göçmen meselesine müslüman bakışı nasıl olmalı? – dertli sözlük
2010lu yılların başından itibaren tüm dünyayı özelde ise ülkemizi derinden etkileyen bir göçmen/mülteci sorunu baş gösterdi. ülkemizde okullardaki kalabalığın, ekonomideki bozulmanın, ahlaki yozlaşmanın ve daha birçok konunun öznesi oldular. i̇nsanlığın yetmediği bu duruma artık müslüman bakış açısıyla yaklaşmamız gerekiyor.
dertli sözlük seçkisi kasım ayı konusu olarak belirlediğimiz başlığa ekim ayı boyunca tanımlarınızı yazabilirsiniz.

konunun belirlenmesinde yardımcı olan yazarımız
münkesir
'e teşekkür ederiz.

(bkz:dertli sözlük seçkisi kasım 2023)
mülteciler; kendi vatanında yaşama imkanı kalmadığı için ya da daha iyi şartlarda yaşamak için ölümü göze alarak yer değiştiren kimseler.mültecilerin çoğunluğu sadece hayatta kalmak için yer değiştirse de içinde farklı amaçlarla yer değiştirenlerde var.kimse ölümün kol gezdiği,açlık ve sefaletin hüküm sürdüğü yerde yaşamak istemez.suriyelilere yönelik onların türkiye'ye gelişini eleştirmek ya da kötülemek için yok efendim ben vatanımı asla terk etmezdim güzellemelerine hiç inanmıyorum.artı bu söylemde olan insanlar sabah akşam ülkeyi kötüleyip avrupa güzellemesi yapıyor.herhangi bir hayati tehdit bile yokken böyle olanların söylediği bu sözlerin hiçbir önemi yok
mülteci meselesine insani yönden, merhametle ve ensar olmak yönüyle bakılması gerektiğine inanıyorum.en azından kişisel bazda.devlet politikalarında ise mültecilerin kullanılmasını engelleyecek,onların oryantasyonu kolaylaştıracak yasalar yapılması gerektiği kanaatindeyim.
son zamanlarda ümit özdağ gibi ırkçılıkta aşırı gidenlerin oluşturduğu bir algı var.hatta trabzon'da arap diye turist dövüp ülkenin turizm gelirlerine bile engel olan.ülkemizde mültecilerin durumu hiç iyi değil.zaten diken üstünde yaşıyorlar.zahide tuba kor hanımı takip eden bilir.olan mültecilere oluyor,onları asıp kesenlere olmadık işkenceleri yapanlara doğru düzgün ceza bile verilmiyor.mesela gurbet hikâyeleri diye bir sayfa var.orada toplama merkezlerinden, mültecilerin neler çektiklerinden bahsediyor.ülkemizde köpürtülen bir ırkçılık var ve bu malesef toplumun genelinde yaygın kanaat haline gelmiş.algılar ve manipülasyonlarla inşa edilen suriyeli algısı oldukça kötü durumda.daha bu konuda yazacağım çok şey var ama şu an bu kadar yazabiliyorum
göçmen meselesinde türkiye aslında ilk başlarda çok iyi sınav verdi.halkımız mültecilere hep yardım eden tarafta oldu.zamanla malum fondaş medyanın köpürtmeleri,sosyal medyada ya da haberlerde on binde bir olan mültecilerin karıştığı suçların her gün işleniyormuş gibi lanse edilmesi,bazı kötü niyetli kişilerin onlar geldiği için aç kaldık söylemleri,ekonomik zorluklar,pandemi,küresel krizler vb insanların yardım etme niyetlerinin geri çekti.yani toplumda hala ensar olmak niyetinde olanlar olsa da sayısı çok azaldı.çoğu kişi gitsinler diyor.gitsinlerde nereye.esedin kimyasal bombalarının altına mı,yoksa denizde boğulmaya mı?
mülteciler hakkında sürekli yalan haber uydurulur ülkemizde.sosyal medya ile de yalan iyice yayılırken insanların nefreti ve öfkesi de böyle böyle ortaya çıkıyor.yok efendim üniversiteye bedava giriyorlar,yok onlara türk vatandaşlığı verildi,yok devletten ödenek alıyorlar vb .hepsi yalan . dezenformasyon merkezinin haberlerine bakabilirsiniz.bu insanlar türkiye hiç kimsenin yapmadığı işleri üç kuruşa aç kalmamak için yapıp türlü türlü haksızlıklara uğrarken böyle yalan haber yapanların amacı çok net değil mi?bizim gibi necip bir milleti ne hale getirdiler.
ülkemizde bir de bazı kesimlerde mülteci seçme huyu var.suriyelilerin yaptığı güzel davranışlar görmezden gelinirken ukraynalı mülteciler göklere çıkarılıyor.yani müslümansa ölsün mantığı.
mülteciler meselesi hem müslüman camianın hem toplumun hem de siyasetin aşil topuğu haline geldi.mülteci karşıtlığı bazı kesimlerde o kadar yüksek ki neredeyse mutedil olun diyenleri bile bir kaşık suda boğacak gibiler.ve bu kesim hani sadece laik,seküler,jakoben kesim değil içinde kendini muhafazakar olarak tanımlayanlar da var.konu dönüp dolaşıp kişinin dünya görüşünde kilitleniyor.hafif bir sekülarizm varsa ırkçı oluveriyor birden.yolundan döndürmekte imkansız .algılar ve gerçekler arasında suriyeliler diye bir video serisi var zahide tuba kor hanımın bu vesile ile önermiş olalım.
haberlerde , sosyal medya platformları gibi birçok mecrada ve hatta yakın çevremizdeki insanlar tarafından göçmen/muhacir kardeşlerimiz birçok hakarete, şiddete maruz kalmakta. yapılan bu çirkinlikleri destekleyen olduğu kadar elhamdülillah azınlıkta olsa da karşıt tavır gösterenler de var. kendimi de bu samimi gruptan sanırdım birkaç gün önceye kadar...geçende parkta otururken birkaç suriyeli genç konuşarak geçiverdi yanımdan. tavır olarak her zaman mazlumların yanında olmak düsturunda olsam da bir anlık kalbimde bir dalgalanma oldu...utandım kendimden, istiğfar ettim.. ve aslında kalben hala bu konuda samimi olamadığımı fark ettim.
peki ne yapmalı, bu konuda nasıl ihlaslı olunur? elimizden geldiğince kardeşlerimizle iletişime geçmeli...en azından allah'ın selamını vermeli, imkan varsa-en güzeli-aynı sofrayı paylaşıp muhabbet etmeli...rabbimiz ; sözde de özde de samimiyet lutfeylesin, ümmet şuurunu kalplerimize nakşeylesin...
misafir olarak değerlendiriyorum şahsen.

mesela bazı misafirler vardır ev sahibine hürmet gösterir, acıktığını belli etmeye çalışmaz, acaba yük mü oluyorum diye hep bir diken üstündedir, her işe yardım etmeye çalışır.

ama mesela bazı misafirler vardır bir şey beğendiremezsin, her şeyden şikayetçi olur, bir tarafı kirletir umurunda olmaz, herkese rahatsızlık verir, illallah ettirir.

şimdi bu göçmen birinci kategorideyse başımızın üstünde yeri var. ama ikinci kategorideyse usulce kapıyı göstermek lazım.

hele ki misafir ev sahiplerinden birine sarkıntılık yapıyorsa, evin ortasında bi tarafını yırta yırta bağırıyorsa direk şutlamak gerekir.
peygamberimiz'in tavsiyesiyle habeşistan'a hicret eden müslümanlar kelimenin tam anlamıyla mülteci idiler. resulullah necaşi hakkında onlara şöyle dedi: "orada ülkesinde hiç kimseye zulmedilmeyen bir hükümdar iş başındadır; gidin ve allah içinde bulunduğunuz durumdan bir çıkış yolu gösterinceye kadar o doğruluk ülkesinde kalın".

ümmet coğrafyasının dört bir yanı yıllardır savaşlarla imtihan ediliyor. saraybosna, bağdat, şam, beyrut, kabil, gazze, yemen, sudan... allah muhafaza ileride ateşin anadolu'ya düşmeyeceğinin garantisini kim verebilir? şimdi rahat koltuklarımızda nimetler içinde yüzüyoruz. kendi ellerimizle fitneleri körüklemeyelim, nimetlerin şükrünü yerine getiremezsek allah katında türk'ün, kürt'ten, arap'tan, filistinli'den, yemenli'den hiçbir farkı yok unutmamak lazım.