i̇slam’da savaş ahlakı – dertli sözlük
uhud savaşı’nda düşmanlar, hz. peygamber (s.a.v.)’in amcası hz. hamza’nın vücudunu paramparça etmişlerdi. şehit düşmesi yetmiyormuş gibi bir de cesedinin parçalanması, hz. peygamber (s.a.v.)’i sarsmıştır. fakat daha sonraki savaşlarda fırsat düştüğü halde, hz. peygamber (s.a.v.) misilleme yapmayı aklından bile geçirmemiştir.düşman ihtiyar ve güçsüzleri öldürürse, bu durum, müslüman ordusuna da, aynı biçimde hareket etme yetkisi vermez.

müslüman esirlere, aç ve susuz bırakmak sûretiyle, eziyet ve işkence edilirse, i̇slâm ordusu, bu metodu aynı şekilde karşı tarafa uygulayamaz. böyle bir davranışta bulunmaktan kesinlikle menedilmiştir. müslüman esirleri öldürseler bile, i̇slâm ordusunun, düşmanı yendikten sonra tutsakları öldürme yetkisi yoktur.

ramazan şahin selahaddin eyyûbî ve devlet isimli kitabında şundan bahseder:selâhattin eyyûbî düşman ordusundan oldukça fazla esir almıştı. fakat daha sonra bu esirlere yetecek kadar yiyecek bulunmadığını görünce, hepsini hiç tereddüt etmeden serbest bırakmıştı.

bir süre sonra bu düşmanların, birleşerek karşısına ordu halinde çıktığını gördüğünde, selâhaddin eyyûbî buna memnun oldu. çünkü o, düşmanların esaret altında açlıktan ölmeleri yerine, savaşarak ölmelerini tercih ediyordu.

oysa haçlı askerlerin komutanı arslan yürekli rişar’ın ilk işi, i̇slâm ordugâhının gözü önünde üç bin müslüman esiri öldürtmek olmuştu. hâlbuki bu esirler, kendilerine zarar verilmeyeceğine dair söz aldıktan sonra kılıçlarını teslim etmişlerdi.(ebu zehrâ, son peygamber hz. muhammed,ii)

napolyon, akka’ya karşı giriştiği bir saldırıda, pek çok osmanlı askerini esir almıştı. tutsakları besleyecek yiyecek bulamadığını görünce onların hepsini topa tutup feci şekilde öldürtmüştü.(yılmaz öztuna,büyük osmanlı tarihi)

2