kendi kendine konuşmak – dertli sözlük
fazla yalnız kalmanın verdiği dayanılmaz hafiflikle kafamı kırdıktan sonra başvurduğum eylem. ama sadece kendinle konuşuyor olmak sizce de sıkıcı değil mi? bu nedenle bu aktiviteyi farklı bir seviyeye taşıma mecburiyetinde hissettim. bir zavallıyı, lakayıt tavırları olan bir dahiyi, bir cahili, bir suskun bilgeyi ve bir de kendim olduğumu düşündüğüm karakteri aynı masaya oturtup ortaya bir mesele atıp konuşturuyorum. zaman zaman ortaya oldukça garip tablolar çıkabiliyor. mesela bir cahilin dahi ve bilgeye baskın çıktığını ve benim de cahilin ağzıyla konuştuğumu gözlemlediğim zaman cehaletin bahtiyarlığını aynel yakin seviyesinde tadıyorsunuz. fakat şöyle bir sorun var ki; bir noktadan sonra zihninde yarattığın karakterlerden birini oynamaya başlıyabiliyorsun. bu gibi sıkıntılı tarafları olmakla beraber kişinin herhangi bir konuda hangi paydada yer aldığını gözlemlemesi açısından eğlenceli.

"aaahhh... ilgisizlik. sizin hastalığınız bu. körsünüz, sağırsınız! hepinizin propagandalarıyla gözünüzü boyadılar. tanıdığınız herkese evet tanıdığınız herkese haber vermek için koşmalısınız. çok geç olmadan koşun. kendim için korkmuyoruym. ben artık bir şey yapamıyorum. ama siz, siz hala bir seçim yapabilirsiniz. siz hala değişebilirsiniz johanna. sadece hayatta kalmakla yetinmeyin. sizler daha iyi bir dünyada yaşamayı istemelisiniz. sadece düşlemekle olmaz. ben beceremedim" -karşı pencere
zaman zaman yapmak hasret gidermek gerekir diye düşünüyorum. sizi düşünen birisi ile konuşmak gerçekten faydalı olabiliyor. tabi öncelikle insanın kendine gelmesi gerekiyor.
deli hareketi.veya iç kulağında sağırlık olduğu için düşüncelerini duyamıyor olabilir. mecburen sesli söylemek zorunda kalıyor zavallı.
sağlıklı bir hareket.başkasından hınç almaktansa kendin ile münakaşa edip bir sonuca varmak her daim daha karlıdır.sonuca bağlayamayanların sonu ise tımarhane zaten. böyle de kötü bir yanı var.
(bkz:düşünmek)

biz bu vakaya sesli olmadığı zamanlar düşünmek diyoruz. düşünürken, içimizden konuşuyoruz. ama kimle konuşuyoruz, kim anlatıyor, kim dinliyor bilmiyorum. anlatan ile dinleyen aynı kişi mi? yoksa bünyemizde çift kişilik mi taşıyoruz. yunus emre'nin "bir ben vardır bende, benden içeri" dediği gibi, içimizdeki ben ile mi konuşuyoruz???
psikolojisi iyi olanların yapabildiğini duymuşmuştum bir psikolojik danışmandan. demek ki normal bir insan hali bu.
şunca yıllık kendim'im, ne yani konuşmayayım mı kendim'le, adamdan saymayayım mı? hem beni en iyi "kendim" dinliyor, anlıyor, sonra ben onunla herkesin içinde konuşmam, gizliden konuşurum, kimse duymaz.