dünyadan bıkmak – dertli sözlük
allah bir kulunu severse ya dünyayı ona küstürür ya onu dünyaya küstürür.

dünyadan bıkılır. dünyanın 3 yüzü vardır. birinci yüzü cenabı hakk'a bakar esma ve sıfatın tecellisidir. ikinci yüzü ahirete, bakar onun mezrasıdır. üçüncü yüzü dünyanın zatına ve nefsin zâtına lezzetlerine hakikate bir derece perde olan zahirine bakar işte dünyanın bu yüzüne fazla maruz kalan mümin bu yüzünden bıkar.
dünya bıkılabilecek bir yer değil, olamaz. sadece insan kendine dünyayı dar edip ömrünü bir rutine/mekaniğe bağlarsa ancak bu mümkün olabilir. onda da yine suç dünyanın değil, insanın kusurlu bakışının.
tükenmek bilmeyen bir huzurdu aranan. biliyordu böyle bir şey olmayacağını ama aramaktan da vazgeçemiyordu. sığamıyordu bu dünyaya. bu 3 boyutlu alem, insan ilişkileri, iş, evlilik, binalar… hepsi bir tiyatroyu sanki. maddenin sınırlarını aşmak istiyordu. en boy ve derinlikten ibaret olan bu dünyada hemen hemen hiçbir şey ilgisini çekmiyordu.

elbette vardı onun da bir nefsi. lüks arabalar, pahalı evler, gösterişli kıyafetler hoşuna gidiyordu. ama bunlarla tatmin olmayacağını biliyordu. bunların peşinden koşmak istemiyordu.

perdeyi kaldırdığında arkasında ne var? bu, ölüm düşüncesinin kendisini sarmaladığından beri dayanılmaz bir soru olmuştu onun için. o perdeyi henüz dünyadayken kaldırabilir miydi? ya da böyle bir perde var mıydı?

mahkum olduğu şey bu perdenin arkasında yaşamaktı. bu mahkûmiyet dinmek bilmeyen bir iç sıkıntısı oluşturuyordu. mistik bir hayal uğruna hayatını mahvediyordu. ama bu hayalden de vazgeçemiyordu. çünkü başka hiçbir hayal dikkatini çekmiyordu.

kaybettim mesafeyi, zamandan uzaklaştım,
ne kendimden kurtuldum, ne de kendime yaklaştım.
gerçeklik düşlerimden silindi geriye kaldı bir hayal
bu hayal perdesinin ardında kim bilir ne harikalar var
dünyada ne yapacağını bilememe halidir ya da bilsen de mevcut şartlar halinde yapamamak durumundur.