sırdır.
3 harf 5 nokta...
ayn...şın...kaf...
ayn...şın...kaf...
ah mine'l-aşk ve hâlâtihi
ahraka kalbi bi harârâtihi
yani diyor ki şeyh galip:
ah aşktan ve onun hallerinden, kalbimi sıcaklığıyla yaktı
ahraka kalbi bi harârâtihi
yani diyor ki şeyh galip:
ah aşktan ve onun hallerinden, kalbimi sıcaklığıyla yaktı
(bkz:aşk olsun)
aşk; israfil'in suru gibidir. ilk evvel aşıkı eritir, inletir, yalvartır ve nihayet öldürür. ikinci nefhada olan dirilme faslı ebediliktir. aşıkın ma'şukluk makamındaki hali, şükür ve tefekkür devresidir. huzur ile arasında mesafe kalmamış gibidir. aşık bilir ki, her şeyde sevgilisinin nişanı ve nuru var. bu makama ulaşan aşıkın, artık acınacak ve zavallı hali kalmamıştır.
çünkü o bu makamda murada ermiş, hatta murad olmuştur.
aşk; dumansız ateş,
anahtarsız kilit,
konaksız yolculuk,
kadehsiz şarap,
sessiz ve kelimesiz konuşma,
menfaatsiz alışveriş,
tertemiz bir gönül sahibi olmak
ve nihayet yandıktan sonra da yakmak.
rah-ı aşk
nusret tura
çünkü o bu makamda murada ermiş, hatta murad olmuştur.
aşk; dumansız ateş,
anahtarsız kilit,
konaksız yolculuk,
kadehsiz şarap,
sessiz ve kelimesiz konuşma,
menfaatsiz alışveriş,
tertemiz bir gönül sahibi olmak
ve nihayet yandıktan sonra da yakmak.
rah-ı aşk
nusret tura
mecazisi de ilahisi de samimiyetle yaşanıyorsa güzel oluyor arkadaş.
(bkz:aşık)
her beşere nasib olmayan.
bir lütuf.
nasipliye.
buna bürhanımız; m. nusret tura'nın rah-ı aşk eserinde 89. sahifeden alıntıladığımız; yüce aşk kapısının önünde bekleşenlerin hepsini mahremiyetine dahil etmez. ancak gönlü temiz, aklı mümeyyiz, mazisi aydınlık, fikirleri salim ve kabil-i istidat olanları seçer; kıskançlara gevezelere iltifat etmez, cümlesidir.
bir lütuf.
nasipliye.
buna bürhanımız; m. nusret tura'nın rah-ı aşk eserinde 89. sahifeden alıntıladığımız; yüce aşk kapısının önünde bekleşenlerin hepsini mahremiyetine dahil etmez. ancak gönlü temiz, aklı mümeyyiz, mazisi aydınlık, fikirleri salim ve kabil-i istidat olanları seçer; kıskançlara gevezelere iltifat etmez, cümlesidir.
her ne varsa aşk imiş şu alemde ilim bir kıyl-u kal imiş ancak... (*)