yazarları sömürerek popülarite elde etmeye çalışan insan – dertli sözlük
okurlarını kendi fanatiği haline getirmeye çalışarak popülarite elde etmeye çalışan yazardan farklı değildir.
dertli sözlük yazarlarını bırakın,genç dergisi yazarlarını bile görmek istemediğimiz polemiklere sokan, biz sizi seviyoruz ama burda yazdıklarınızdan ötürü değil, dergideki yazılarınızla tanıdığımız kadarıyla abilerim dip notunu düşmek istediğim bir konudur bu.
bazı arkadaşların kuyruk acısı var ki yaptığım tanımın ve kurduğum cümlelerin ne anlama geldiğini tevil yoluyla ve karşı saldırılarla eğip bükmeye çalışıyorlar. sakin olun arkadaşlar. içinizden herhangi birine saldırmış değilim. içinizden herhangi birinin yaptığı işlerin somut zararları bana ulaşmış değil. ulaşamaz da. ve içinizden herhangi birini kıskanmam hiçbir şekilde söz konusu olamaz. ben kaliteli şiirleri ve toplumun damarında akıp sonlanan yazıları kıskanırım sadece. ve sokakta yürüyen, işten dönmüş evine ekmek götüren çoluk çocuk sahibi işçi adamları kıskanırım. bunu anlıyor musun? bu kıskanma da asla şahsi bir meseleye dönüşmemiştir. benim kıskanacağım işler yapan ve daha sert konuşayım mı, yapabilecek kapasitede adamlar değilsiniz. beni bunu söylemek durumunda bırakmanız kötü.
sizin internetlerde zartta zurtta çektiğiniz liseli hareketler ve eğer varsa yaratmış olduğunuz basit ve çocuksu popülarite, benim yazdığım herhangi bir yazıda yazı gereği yaptığım herhangi bir tespit olarak kalır. o halde, çocukça saldırılar yapmayı bırakın da, siz daha piyasada yokken de söylediğimiz bu şeylerin ne anlama geldiğini kavrayın. dilemma mesela sen, bahsettiğin yazıdan birkaç ay önce yayımlanmış bir yazı daha var genç dergisinde. başlığı şudur, onu da oku: "sözlüklerin sanal levhaların dışında, bir şairle/yazarla tanışmak".

iki tip okur/yazar vardır: ilki ortam okuru ve yazarıdır. mesela, kültürel donanımı üsküdar-gülhane-kızlarağası arasında şekillenen etkinlikçi tipler vardır. bunlar belli şeyleri okur ve yazar veya yazacaktır. bu ortamlar adamı camianın yalakası ve kulu yapar. camia sınırlarının ve romantizminin mahsülü tipler olarak çoğalırsın. bir de , bir yazara veya şaire kafa patlatan, dirsek çürüten, bunu etrafında kimse olmasa dahi yapan okur/yazar vardır. o yazarın meselesini kavrayıp damarını besler. düşüncesini ortaya koyar, yazısını yazar, sohbetini yapar, kavgasını verir. etkinlikçi değildir. bugün çeşitli sanal ve reel ortamlarda yapılan etkinlikçi hareketler çoğunlukla sözü edilen yazarların şairlerin ortaya koyduğu meseleyi derinleştirmek yerine yüzeyselleştirir. bu etkinlikçiler, adının andıkları müptelası oldukları şairleri doğru düzgün okumuş ve anlamış bile değillerdir. içlerinde doğru düzgün ciddiye alınır bir yazı ortaya koyan adam belki hiç yok belki tesadüfen vardır. işler, genelde aforizmatik kesitler coşmalar ve flörtler olarak yürür. mesele özet olarak bu.

[acz, bana gelince, evet evde oturan ama aynı zamanda istanbulun her yerinde oturan, kitap okuyan, sigara içen ve fayrap okuyan biriyim. ama konuşulması gereken şeyler bunlar ve benim yaptığım diğer işler değil, ortaya koyduğumuz tanımdır. mesela 6 sene önce sen veya sizler ilkokul öğrencisiyken ben 17 yaşımda gazetelerin düşünce sayfasında yazı yayımlıyordum, mesela cahit zarifoğlu'ndan bahsediyordum. ama konu bu da değil ve olmamalı, peki bunları niye söylüyorum? şunun için, derdim sizin şahsınız değil, veya şunun bunun ismi. ben ortada olan bir çarpıklığı söyler geçerim. anlayan, gövdesi kabul eden anlar.]
murat sözer'in o sözünün büyük bir örneğini burada görüyoruz.

neyse. sinek ısırır. kaşınır, geçer.
ve herkes işine bakar.
sosyalleşme ağının neden, nasıl ve niçin kurulduğu göz önünde bulundurulsa? bir gece kulübünde kurulan sosyalleşme ağıyla, genç dergideki konferansta oluşan kızlı- erkekli ortam ayırt edilse veya bir organizasyonda olan ve 'kızlı- erkekli' diye tanımlanan durum, kötü bir şeyin iması olarak yansıtılmasa? böyle taksite bölünmemiş peşin hükümlerin de, aforizmatik birer söylem olma kaygısından kaynaklandığı kaygısı doğurulmasa? ruhu sızlayan şairlerle hangi kanal yoluyla iletişime geçildiği açıklansa? başkalarına söz söylemekten başka icraatlar da olsa; mesela 'ben de bunu yaptım!' dense? "eleştirmek" kavramının oluşturduğu, 'ben herkesi biliyorum' un, bir yukardan bakış açısı olduğu fark edilse? şeklindeki sorguların, daha güzel bir camia olabilmenin yollarını açan sorular olduğunu fark ettiren, hayırlı bir tesbit.
murat sözer'in bir sözü vardı genç dergide; "sanal sözlüklerde entry girerek kahramanlık yapanlar, yaptığını sananlar" mealinde bir sözdü.. paylaşmak istedim.
evinde oturup kitap okumaktan, sigara içmekten ve fayrapı okumaktan başka hiçbir şey yapmayan, camianın, islamcıların, saklı kalmış hazinelerin gün yüzüne çıkması, gençler tarafından okunması için hiçbir aktivite yapmayan, yapanları ve ortamlarını kıskanan asosyal kişiliklerin ortaya attıkları saçma fikir.

onlara denir ki: yiyorsa kendiniz, ses getiren bir etkinlik yapın.
iki: eğer kızlı erkekli olmasını eleştiriyorsanız önce kendizin dervişliğine bakın.
üç: önce zarifoğlu'nun "iştirakle, kabararak akmalıyız" sözünü belleyin.

ve yedi güzel adam'dan hayatta kalan rasim özdenören'in bu etkinlikleri ne kadar desteklediğini öğrenin.

ve son olarakta denirki, asıl sanal kahramanlık taslayan sizsiniz. yapabildiğiniz tek eylem gelip burda entry girmektir. ne sesiniz ne de davanız burdan öteye geçmez. burda boğulur gidersiniz.