posta kutusundaki mızıka – dertli sözlük
sevgili dost,her sabah yeni bir manzara görecekmiş gibi camlara koşup, değişen hiçbir şey olmadığını görmek ne soğuk.düşüp yuvarlanan bir bozuk paranın peşinden koşarken, kelimelerin üzerine basa basa yürümek ne soğuk!dizlerine kadar gömüldüğün karda yürümekte ne var!boğazına kadar battığın kelimelerin içinde yüzmek ne soğuk!
"posta kutusundaki mızıka, unutulan mektupların kefaretidir" diyor yazar. yıllar önce okumuştum, ancak şimdi bile rastgele açtığımda altını çizdiğim herhangi bir satır bana hala çok şey ifade ediyor."sevgili dost, sevgi nedir? nedir seni uykularından vazgeçirecek şeyler"
sevgili dost,her defasında bu iki kelimeyle başlıyorum mektubuma. çünkü bu iki kelimeden her biri, gücünü diğerinden alıyor. sevgili olunmadan dost, dost olunmadan sevgili olunmuyor.
sevgili dost;
kulaklar işgal altında. bu yüzden kelimeler yerlere dökülüyorlar. ağızların kapıları kırık. bu yüzden kelimeler ayağa düşüyorlar. bu söz yığınlarını kim kaldıracak. hiç kimse. ama azarlanacak, sokaktan, "bak ne buldum"diye kelime taşıyan çocuklar evlerine. "at o pis şeyi" denilecek onlara. çocuklarsa yıkayıp bazı kelimeleri saklayacaklar yastık altlarında..

a.ali ural
ben de tam 'posta kutusu' diye başlık açacaktım mesela.
posta kutusundaki mızıka herhangi bir sayfası açılıp okunabilecek en sevdiğim kitaplardandır..
ali ural da harika bir yazar.
"sevgili dost, beraber karları süpürmeye ne dersin? ne dersin süpürdüğümüz karlardan, kardan adam yapmaya..."