bir numara büyüğünü al seneye de giyersin – dertli sözlük
büyüme çağındaki çocukların çokça karşılaştığı bir cümle. ''çabuk uzuyorsun, yıkayınca çekecek zaten...'' diye devam eder. birde şu var en sevdiğim: bir numara büyüğünü al paçasına lastik takarız :)

tüm eşofmanlarımı bir numara büyük alıp paçasına da lastik geçirirdik paçası büzgülü olurdu. hem de uzun gelmezdi. boy uzayınca da lastiği çıkarırdık bu sefer de tam olurdu. :)


(bkz:don lastiği)
aynı cinsden bir büyük kardeşim olduğu için genellikle onun eskilerini giydim :) ( mont ve ayakkabı hariç). o yüzden bu sözü genellikle ayakkabı alırken kullandılar bana karşı. gerçi bir ayakkabıyı 3 sene, nerdeyse hiç eskitmeden kullandığım ve bu sözü uzun süre duymadığım da oldu ancak bu üç sene sonunda en yakın arkadaşlarımın arkamdan bu sözden daha beterlerini söylediklerini duydum. ne diyeyim ki... okul kıyafetlerim hepsi büyüğümün eskileriydi bir tek bana ait olan o ayakkabı vardı. herkes paramız olduğunu zannetse de biz borç altında ezilmekten evde oda bile değiştiremiyorduk. o haldeyken bir ayakkabım oldu ve kimsede böyle bir ayakkabı yok. :) okulda tanıdığım tanımadığım herkes çok beğendi. hiç kimse aynısını bulamadı.bu arada tam ergenlik çağında olduğumuz için sürekli büyüyorduk ama bizde yeni ayakkabıya verecek para yoktu. babama her "ayağımı sıkıyor" dediğimde, "tertemiz, yepyeni ayakkabı" cevabını alıyordum. bilmiyordu ya da biliyordu da çaktırmıyordu herkes beğendiği için o ayakkabıyı tertemiz kullandığımı. neyse birgün, ayakkabının sıkmasına parmaklarım dayanamadı normalde ayakkabının patlaması gerekirken parmaklarım patladı (kanadı) :) . tam o günde arkadaşın evine gittik. eee baktık kanamış lavaboya gittim. tam ayakları yıkarken arkadaşların konuştuklarını duydum. ayakkabıyı ne kadar temiz kullandığımı öveceklerine :) kendilerince çeşitli çıkarımlarda bulunuyorlardı. üzüldüm ama yanlarına gittiğimde hiç belli etmedim. bu da böyle bir anımdır.
bu arada şunu da belirteyim. bu olaydan sonra çoğunlukla yalnız takıldım hayatta (bilinçli ya da bilinçsiz bilmiyorum) ve farklı farklı ortamlarda bulundum. bu ortamlarda bazen hiç işim olmayan insanların bazense yakınımda olanların benim hakkında konuşup bana lakap taktıklarını duydum. nasıl duyduğumu söyleyeyim çünkü önemli kısım burası. bu lakapları duyan ve beni merak eden bazı insanlar benle bir şekilde arkadaş oldular. beraber vakit geçirdik,dertleştik. daha sonra bu kişiler, bana takılan lakapları ve bu takılan lakaplarla hiç alakam olmadığımı söylediler. güldüm geçtim.
kısaca diyeceğim şu; etrafınızda okuyan (çocuk-genç) kim varsa, onların önyargısız bakış açısınsına kavuşmasına ve insanlarla dertleşme yetisi kazanmasına özen gösterin. bu sayede hem dedikodu batağına düşmemiş olurlar hem de hayatın gerçeklerinin farkına çok daha erken varabilirler, diye düşünüyorum. nerden nere geldim ya... :)
o bir numara annemin gözünde 3 4 numaraya tekabül ediyordu ve keşke bir numara büyük alsa diye dua ediyorduk.ortaokulda aldığım kıyafetler, üniversiteye geçtimde anca olmaya başladı. büyüyünce giymek için almanın ne mantığı olabilir*
küçükken: seneyede giyersin oğlum büyüyünce: bir sene daha idare et oğlum i̇dare edemem anne idare edemem.
günümüzde "bir numara küçüğünü al, seneye küçülürsün olarak" algılandığını düşündüğüm cümle.
alınan sene boyunca kolları ve parçaları katlayarak eskimesine sebeptir. arkadaşların "ablanın mı?" sorularına maruz bırakır.eskiden yokluk çekildiğinden alınan şeyleri olabildiğince uzun kullanma fikri ile yapılıyordu belki. şimdilerde gereksiz. her şeye ulaşım eskiye nazaran çok daha kolay.