savaş risalesi – dertli sözlük
(vurgula: "sınav içinde sınav.")
(gbkz:
erdem beyazat)'ın şiiri.

"...mutlaka bir sınav olacaktı
çünkü sünnetullahtı
uhud'da savaş vardı
bu savaş bir imtihandı
gerçi her savaş bir imtihandı
tüm yaşam bir imtihandı
tüm yaşam bir imtihandı
ama
uhud
imtihan içinde bir imtihandı.

o demişti: savunmak da
savaşlardan
bir savaştır.
savaşçılar demişti: bu gün o gündür
düşmanı cepheden vurmak
nasipse eğer
cennet kapılarına varmak
kevserle kanmak
isteriz.

o dedi: mübarek olsun savaşınız
sabrederseniz eğer
sizindir zafer
savaşçılar uçmağa varmış gibi
şehitlik umuduyla sarhoş gibi.

muaz dedi: eyvahlar olsun siz ne yaptınız ?
hudayr dedi: onun reyine karşı reyde mi bulundunuz?
savaşçıların içinde bir tel titremişti
başlarını önlerine eğdiler
onun kapısına döndüler
o zırhını kuşanmıştı
hikmetlerden bir hikmet daha
noktalanmıştı.

öyleyse ey ümmet
ey kurtulmuş millet
kutlu olsun şuranız
kutlu olsun savaşınız.
-- feda olsun sana
anam, babam
at ya sa'd!
ey ok atan
ey hayata coşkunluk katan
kutlu olsun savaşın

konuşan o'ydu
-- bu kılıcın hakkını kim verir?
-- nedir o kılıcın hakkı ya rasulallah?
-- düşmanın yüzünde parçalanmaktır!
-- öyleyse o iş bana haktır!
dedi savaşçı.
kılıcı eline aldı
koltukları kabardı
ve yürüdü meydana
salına salına.
-- bu yürüyüşü sevmez allah
dedi rasulullah
ama bu hal müstesna
o gün içinceye dek şehitlik şerbetini
savaşçı
döne döne
savaştı.

müşriklerin çarpılmış suratları
altlarında talihsiz atları
çarparak çeliğin ışıklı yalımına
paralandılar
parçalandılar.

uhud'dan
koşup gelen
birkaç müslüman:
eyvahlar olsun, eyvahlar olsun
yeryüzü efendisini kaybetti
eyvahlar olsun!

sümeyra kadın ekmek yapıyordu
elleri sakindi
gözleri dalıp gidiyordu
sanki maverayı seyrediyordu
içinde bir mahşer kaynıyordu
yüreğinde uhud dalgalanıyordu.

apansız sıçradı
çocukların göz nuru gençlerin yürek aydınlığı
ihtiyarların dilde duası gönülde umudu
evrenin efendisine ne olmuştu.
ona bir hal mi olmuştu.

sıçradı kalktı sümeyra kadın
başörtüsü havada dalgalanıyordu
unlar toprağa saçıldı, küller hamura karıştı
medine sokakları hızla kayıyordu
evler bir bir tükeniyordu
sümeyra kadın bendinden boşanmıştı
bağrını döğüyordu.
sonra uhud göründü
sonra müminlerden bir kalabalık gördü
koştu yanlarına erişti
-- rasulullah nerede?
dediler:
-- ey sümeyra başın sağolsun
bilmiyoruz rasulullah nerede
ama
bu gömdüğümüz kardeşindir,
allah katında
şehittir.

sümeyra dedi:
allah rahimdir
ona bu rütbe
mübarek olsun
ama ben rasulullahı soruyorum.

sümeyra seğirtti
gitti gitti
yeniden bir topluluk gördü
durmayıp sordu:
-- rasulullah nerede?
dedi mü'minler:
-- bilmiyoruz ama gömdüğümüz erkeğindir
muradına erendir
elbisesiyle gömülendir.

dedi sümeyra :
-- hamd olsun, ona şehitlik kutlu olsun
ama bir haber verin
rasulullah nerede ?

sonra gördü onu
-- hamd olsun
dostlarını gördü
-- hamd olsun
buluştular
görüştüler
biliştiler müminler
-- hamd olsun

yaratana hamd olsun
yaratıp imtihan edene
imtihandan geçirip zafere erdirene
bilinçleri bileyip sabırlar verene
rahman olana
rahim olana
muin olana
hamd olsun..."