pazar sabahı birkaç arkadaş bir kitaplı kahve'de kahvaltı yapıyoruz.
ekibin tamamı osmanlıca metinleri iyi-kötü okuyabiliyor (okuyabildiğini zannediyor) yahut bu mevzuda hassas.
hemen yan masada okul kitaplarını masaya dizmiş, arapça harflerin görüldüğü bir kitaptan ders çalışan (ödevini yapan) 9-10 yaşlarında bir kız çocuğu var.
iyi bir üniversitede mimarlık eğitimi almış, çok ünlü mimarlık ofislerinde çalışmış, islam sanatlarında yüksek lisans yapmış, osmanlı-selçuklu ve islam ülkeleri mimarileri hakkında epey araştırma yapmış, dil çalışmış mimar arkadaşımız bir ara yerinden kalktı, kızın yanına gidip boş sandalyede oturdu, kitabı biraz inceledi ve olanca incelikte bir ses tonuyla:
- arapça mı çalışıyorsun sen? ne güzel, maşallah, aferin sana.
+ hayır arapça değil bu, osmanlı türkçesi. arapça farklı.
- (*) heheheh. ne güzel. adın ne bakiyim senin?
+ ahsen
- aaa ne güzel bir ismin varmış.
+ (*) ahsen en güzel demek ki zaten.
- ah ah ahah
(2 golden sonra maçı çeviremeyeceğini anlayan arkadaş, masasına geri döner.)
ekibin tamamı osmanlıca metinleri iyi-kötü okuyabiliyor (okuyabildiğini zannediyor) yahut bu mevzuda hassas.
hemen yan masada okul kitaplarını masaya dizmiş, arapça harflerin görüldüğü bir kitaptan ders çalışan (ödevini yapan) 9-10 yaşlarında bir kız çocuğu var.
iyi bir üniversitede mimarlık eğitimi almış, çok ünlü mimarlık ofislerinde çalışmış, islam sanatlarında yüksek lisans yapmış, osmanlı-selçuklu ve islam ülkeleri mimarileri hakkında epey araştırma yapmış, dil çalışmış mimar arkadaşımız bir ara yerinden kalktı, kızın yanına gidip boş sandalyede oturdu, kitabı biraz inceledi ve olanca incelikte bir ses tonuyla:
- arapça mı çalışıyorsun sen? ne güzel, maşallah, aferin sana.
+ hayır arapça değil bu, osmanlı türkçesi. arapça farklı.
- (*) heheheh. ne güzel. adın ne bakiyim senin?
+ ahsen
- aaa ne güzel bir ismin varmış.
+ (*) ahsen en güzel demek ki zaten.
- ah ah ahah
(2 golden sonra maçı çeviremeyeceğini anlayan arkadaş, masasına geri döner.)