(bkz:rahne).
bendeki en büyüğü şudur ki:
ben, biz, ümmet, müslümanlar...hem kurana en büyük, en maarifli, yaş kuru herşeyin içerisinde bulunduğu bir kitab-ı mukaddes, bir kitab-ı ilim, bir kitab-ı kemal ilaahir...nazarıyla bakıyoruz...hem de ''kuranı bu vechile okuyamadığımız halde'' ve okumamız gerektiği halde, başka kitaplar, başka ilimler, başka şeyler ile meşgul olabiliyoruz...adeta padişahın hazineleri bir dağ şeklinde karşımızda dururken, bütün vaktini bir günlük tayin için kapı kapı dilenmekle geçiren divane adama benziyoruz..
denilebilir ki: biz kurana erişmek için okuyoruz, maksadımız budur...
bende derim ki: eğer siz onlarca yıldır tarikat/cemaat/vakıf/kitap/şeyh/sistem/lider/örgüt/tekke/dergah/medrese kapısında olduğunuz halde,
halen ''şu kuranı al eline de, kuranın harikuladeliğini ayet üzerinde göster, veya bir derdine derman bul, 'yahut günlük oku, anla ve uygula esasına' dair misallerini söyle, yahut bir tefsir ediver, yahut şu konuşurken 'şöyle harika böyle harika' dediklerini harfiyyen göster, hani bir harfinde binler mana var diyordunya, yahut hadi onu da bırak iki ayet arasındaki mucizane alakaya dair birşeyler söyle, yahut filanca günlük kaldığın yer varsa bugünkü yaşadıklarına göre tevil et'' denildiğinde
eğer cevabınız hala şunlardan biriyse:
-yahu biz kimiz ki tevil edelim, tefsir edelim onlar büyüklerin işi
-o işi şeyhlerimiz hocalarımız yapıyor biz onları dinliyoruz,
-bizim kitaplar okunduğunda o işte yapılmış olunuyor,
-bizim daha çok yolumuz var
-kolay mı ya öyle o şekilde kuranı okumak....
kabilinden cevaplar ise...işte sen, siz ve içinde bulunduğunuz yapılar (adı her ne olursa olsun) benim kanayan, taaffün etmiş rahnelerim.
bendeki en büyüğü şudur ki:
ben, biz, ümmet, müslümanlar...hem kurana en büyük, en maarifli, yaş kuru herşeyin içerisinde bulunduğu bir kitab-ı mukaddes, bir kitab-ı ilim, bir kitab-ı kemal ilaahir...nazarıyla bakıyoruz...hem de ''kuranı bu vechile okuyamadığımız halde'' ve okumamız gerektiği halde, başka kitaplar, başka ilimler, başka şeyler ile meşgul olabiliyoruz...adeta padişahın hazineleri bir dağ şeklinde karşımızda dururken, bütün vaktini bir günlük tayin için kapı kapı dilenmekle geçiren divane adama benziyoruz..
denilebilir ki: biz kurana erişmek için okuyoruz, maksadımız budur...
bende derim ki: eğer siz onlarca yıldır tarikat/cemaat/vakıf/kitap/şeyh/sistem/lider/örgüt/tekke/dergah/medrese kapısında olduğunuz halde,
halen ''şu kuranı al eline de, kuranın harikuladeliğini ayet üzerinde göster, veya bir derdine derman bul, 'yahut günlük oku, anla ve uygula esasına' dair misallerini söyle, yahut bir tefsir ediver, yahut şu konuşurken 'şöyle harika böyle harika' dediklerini harfiyyen göster, hani bir harfinde binler mana var diyordunya, yahut hadi onu da bırak iki ayet arasındaki mucizane alakaya dair birşeyler söyle, yahut filanca günlük kaldığın yer varsa bugünkü yaşadıklarına göre tevil et'' denildiğinde
eğer cevabınız hala şunlardan biriyse:
-yahu biz kimiz ki tevil edelim, tefsir edelim onlar büyüklerin işi
-o işi şeyhlerimiz hocalarımız yapıyor biz onları dinliyoruz,
-bizim kitaplar okunduğunda o işte yapılmış olunuyor,
-bizim daha çok yolumuz var
-kolay mı ya öyle o şekilde kuranı okumak....
kabilinden cevaplar ise...işte sen, siz ve içinde bulunduğunuz yapılar (adı her ne olursa olsun) benim kanayan, taaffün etmiş rahnelerim.