9 ekim 1906 yılında muşa, mısır'da doğmuştur. orta ve lise tahsilini el-ezher de bitirmiştir. daha sonra kahire üniversitesinin darul ulum fakültesine girmiştir.1933 yılında mezun olduğu fakülteye aynı yıl öğretim görevlisi olarak tayin edilmiştir. 1939 ve sonrasında i̇slami düşünceye yönelmiştir.1946 yılında konum dersleri isimli makalesini yayımlamıştır.çoğu kişiye göre bu makalesi onun i̇slami düşünceye girişini temsil eder. makalesinde toplumun ıslahının ve müslümanların bu yönde çalışmasının kur'an'ın emri olduğunu savunmuş, mısır'ın o dönemdeki toplumsal yapısını ve geçirmekte olduğu dejenerasyonu eleştiriyordu.seyyid kutub, kitaplarında genellikle geleneksel i̇slam'a karşı, sahih bir çizgiyi savundu. tasavvufta var olan hurafeleri eleştirmiş, mısır'a döndüğünde kamu hizmetinden ayrılıp müslüman kardeşler teşkilatına katılmıştır.cemal abdül nasır'a düzenlenen 1954 tarihli suikast girişimi nedeni ile birçok müslüman kardeşler üyesi gibi seyyid kutub'da tutuklanmış ve on beş yıl hapis cezası verilmiştir.seyyid kutub, hapiste ileride büyük bir önem ve üne kavuşacak olan iki eseri kaleme almıştır. 1964 yılında serbest bırakıldıktan sonra, 1965 yılında tekrar tutuklanmıştır.22 ağustos 1966 yılında hakkında idam cezası verilmiştir. kararı pakistan, i̇ngiltere, lübnan, ürdün, sudan ve irak gibi ülkelerde birçok dünü otorite ve grup tepkiyle karşılasa ve nasır'ı kararından döndürmeye çalışsalar da, seyyid kutub, 29 ağustos 1966 yılında idam edilmiştir.
günümüzde islamcıların şiddet için kaynak olarak kullandığı isimlerden birisi.
islamcıların beslendiği fikir kaynakların birisidir. özellikle "yoldaki işaretler" isimli eseri. bu adamın türkiye'de meşhur olmasının en büyük sebebi de 80 öncesi islamcılardır.
80 öncesi islamcıları iki döneme ayırabiliriz.
1- iran devrimi öncesi
2- iran devrimi sonrası
1- iran devrimi öncesi islamcılar, mısır kökenli akımlardan etkilenmişlerdir. bunların en önemlisi, ihvan-ı müslimin'dir. o dönem islamcılar, ihvan hareketine sempati ile bakarlardı. ihvan-ı müslimin bildiğiniz gibi 1966'dan sonra birkaç farklı kola bölündü. ama bu etki, türkiye'deki islamcılar üzerinde pek görülmedi. iletişimin bu kadar hızlı olmaması bir etkendir. bölünmenin esas nedeni, seyyid kutub'un radikal söylemleri ve bunun yorumlanması üzerinedir. seyyid kutub, tıpkı komünist devrime benzer bir devrim hayal etmiş, yoldaki işaretler kitabında bu devrimin yollarını döşemiştir. sosyalizmle de zihninde epey meşgul olmuş bir isim. bu kitabın birkaç farklı yorumu ortaya çıkmış ve ihvan-ı müslimin'in de "modern hariciler" dediği ve ışid'ın ilk örneği diyebileceğimiz "et-tekfir ve-l hicre" isimli bir grup ve "cemaat-i müslimin" isimli bir başka grup ortaya çıkmış. et-tekfir ve-l hicre sonraları terör örgütü halini alırken, cemaat-i müslimin legal olarak yoluna devam etmiş. bu kitabı en aşırı yorumlayanlar yine "et-tekfir ve-l hicre" olmuştur.
gelelim türkiye'deki islamcılara. o dönem seyyid kutup okuyarak dünyaya bakış geliştirmişlerdir.
2- iran devrimi sonrası türkiye'deki islamcılarda bir yarılma meydana gelmiştir. türkiye'deki islamcıları esas etkileyen unsur işte bu iran devrimi. seyyid kutub'un üzerine humeyni okuyan bir topluluk oluşmuş humeyni gibi giyinen, humeyni gibi düşünen birer prototip halini alıvermişlerdir. diğer kısım ise ihvan çizgisinde devam etmiştir. bu gurp azınlık haline gelmiştir. o dönem irancılık revaçtaydı. bunun en büyük nedeni de erbakan ve çevresinin iran devrimine duyduğu sempati ve meşhur kudüs mitingidir. türkiye'de irancılığın temelleri o günlere dayanır.
bir de bunun üzerine afgan-sovyet savaşı ortaya çıkmıştır. bu savaş tüm islam alemini temelden sarsan bir yarılma meydana getirecektir. 1960'ların başından beri, özellikle kral faysal'ın çabalarıyla islam alemi'nde hızla yayılan bir vahhabizm söz konusu. kendilerini selefilikle bütünleştiren bu ideoloji, afgan savaşı ile pakistan medreselerine kadar sızmış ve oradan iran'ı çevrelemek için kafkaslara ve türkiye'ye doğru hızlı bir hamle yapmıştır. türkiye'de başarısız olmasına rağmen, bosna savaşı üzerinden balkanlara doğru ilerlemiştir. iran'ın yayılmacılığının üzerine vahhabi yayılma baş göstermiş ve bu ikisinin mücadelesi ortaya çıkmaya başlamıştır. bu esanada ihvan-ı müslimin'de afganistan üzerine yeni bir bölünme meydana gelmiştir. seyyid kutub'un radikal söylemlerinden de beslenen yeni bir yapı ortaya çıkmıştır bu dönemde. mısır islami cihad örgütü. el-kaide terör örgütü ve ışid terör örgütünün ilk tohumları bu örgüt de atılmıştır. seyyid kutub'un söylemleri ve islamcıların darbelerden dolayı yaşadığı mağduriyet algısı, mısır gençlerini hızla radikalleştirdi. afganistan savaşı ile bu durum abd onaylı olarak yayılmaya başladı. ışid bu mısır islami cihad örgütünün et-tekfir ve-l hicre ile karışımıdır. ideolojik olarak her ikisinden de beslenir.
afganistan savaşı'ndan türkiye'deki islamcılar da etkilenmişti.
uzun lafın kısası, tarihi gerçekler ışığında radikalleşmenin kaynağı islamcılıktır. bu durum osmanlı'da da böyleydi. modern dönemde de böyle oldu. osmanli'da islamcılar komitacılarla yani ittihatçılarla birlik yapan kesimlerden bir gruptu mesela.
seyyid kutub ismi burada önemlidir. çünkü modern dönemde islam dünyası'ndaki şiddet algısının artmasının ideolojik nedenleri arasında kutub'un eserleri vardır. selefiler işin bir diğer boyutu. ama selefilerin islamcıların arasında yayılmasının en büyük nedeni de islamcıların seyyid kutub'a olan hayranlıkları. burada yok sosyalist hayranıydı, yok komünistlerle işbirliği filan diye eleştiri yapmıyorum. yani modern dönem islamcılığındaki şiddete yönelmenin nedenlerini anlatıyorum. dolayısıyla gençlere seyyid kutub -ki islamcıdır- gibi yerli olmayan bir ismi anlatmak yerine, nurettin topçu -birilerinin bir kaba sığdırmak istediği gibi islamcı değildir.- gibi yerli bir ismi anlatmak ve onun fikriyatını bir set olarak kurmak gerekli.
ek: seyyid kutub hakkında daha önce şöyle bir eleştiri de yazmıştık.
#471767
özellikle tefsiri hakkında yazdıklarımı vurguluyorum. ilmi olmadan tefsir yazmıştır.