sağcı mıyım, solcu muyum? i̇nkılâpçılardan ayrılıklarım: allah'a inanıyorum. fakat tam bir müslüman mıyım bilmem. fakat anamın babamın dininde ölmek isterim ve milletimin müslüman olduğunu unutmuyorum ve müslüman kalmasını istiyorum"demekle; bulunduğu seyyale asrın şaşkın kafalarının sözcülüğünü yapmış. işte bin yaşında bir adamın estetik ameliyatı olurkenki safahatine şahit olan torun-torbalarının his dünyasına kısa bir tercüme bu cümle.
"şark oturup beklemenin yeridir."
çok zeki olan, betimleme kabiliyeti çok iyi olan büyük insanlardandır. eserleri okunduğu zaman zihni bir ilerleme yaşandığı bir gerçektir.
23 haziran 1901'de i̇stanbul'da doğmuştur. kadı hüseyin fikri efendi'nin oğludur. baytar mektebi'ni bırakarak girdiği darülfünun-ı osmani'nin (bugünkü i̇stanbul üniversitesi) edebiyat fakültesi'nden 1923'te mezun olmuştur. gazi terbiye enstitüsü'nde (gazi eğitim enstitüsü) edebiyat dersleri vermiştir. 1933'ten sonra i̇stanbul'da kadıköy lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yapmıştır. güzel sanatlar akademisi'nde sanat tarihi ve estetik dersleri vermiştir. 1939'da i̇stanbul üniversitesi edebiyat fakültesi'nde yeni kurulan türk edebiyatı kürsüsü profesörlüğüne getirilmiştir. 1942 ara seçimlerinde chp'den maraş milletvekili olarak türkiye büyük millet meclisi'ne girmiştir, üniversitedeki görevinden ayrılmış. 1946 seçimlerinde tekrar aday gösterilmeyince bir süre milli eğitim müfettişliği yapmıştır. güzel sanatlar akademisinde tekrar derse girmeye başlamıştır. 1949'da da i̇stanbul üniversitesi edebiyat fakültesi türk dili ve edebiyatı bölümü'ne dönmüştür. bu görevdeyken 24 ocak 1962'de i̇stanbul'da yaşamını yitirmiştir.
ben bu adam için ne söyleyeyim bilemiyorum ki. kitaplarında muazzam kişilik analizleri, olay örgüleri, anlatım şekli bulunur. cidden türk edebiyatının en iyi romancısıdır kanımca.
kendisinin yarım bıraktığı, ömrünün vefa etmediği bir "aynadaki kadın" (ki bu isim kendisinin kitaba verdiği bir isim değildir) romanı vardır. okursanız ne kadar titizlikle çalıştığını göreceksinizdir. ama bakın ben romanı övmüyorum roman tam bir felaket, müsvette. benim övdüğüm onun çalışma sitili. bir kitabı ortaya çıkarırken ne kadarda titiz çalıştığı. yoksa romanı bitirirken acı çekeceksiniz, inanın bana.
şairliğine gelince, tanpınar şiirlerinde kapalı bir üslup kullanıyor, bu benim tarzım değil. o yüzden çok sevdiğim söylenemez. ne dediğini anlayamıyorum ki nasıl seveyim. şiir bir ses olayıdır, ahenktir anlamı ne yapacaksın diyenlerede katılmam. şiir hem anlam hem ahenktir.
edit: imla
kendisinin yarım bıraktığı, ömrünün vefa etmediği bir "aynadaki kadın" (ki bu isim kendisinin kitaba verdiği bir isim değildir) romanı vardır. okursanız ne kadar titizlikle çalıştığını göreceksinizdir. ama bakın ben romanı övmüyorum roman tam bir felaket, müsvette. benim övdüğüm onun çalışma sitili. bir kitabı ortaya çıkarırken ne kadarda titiz çalıştığı. yoksa romanı bitirirken acı çekeceksiniz, inanın bana.
şairliğine gelince, tanpınar şiirlerinde kapalı bir üslup kullanıyor, bu benim tarzım değil. o yüzden çok sevdiğim söylenemez. ne dediğini anlayamıyorum ki nasıl seveyim. şiir bir ses olayıdır, ahenktir anlamı ne yapacaksın diyenlerede katılmam. şiir hem anlam hem ahenktir.
edit: imla
(bkz:abdullah efendi nin rüyaları)(bkz:yaz yağmuru)
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere öü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
kaybetmek için erken, sevmek için çok geç...
şiirinin sahibi
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere öü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
kaybetmek için erken, sevmek için çok geç...
şiirinin sahibi
cumhuriyet dönemi yenilikçi kuşağında bulunan edebiyatçılarımızdandır. o kadar yenilikçi ki; 1930 yılında düzenlenen "türkçe ve edebiyat muallimleri kongresinde" divan edebiyatının liselerden tamamen kaldırılmasını istemiştir. neslin yoğun tepkisi ile karşılaşınca özür dilemiş ve divan edebiyatı konusunda yanıldığını ifade etmiştir. ne hikmetse daha sonra ahmet muhip dıranas ile birlikte yeniliikçi dönemde akımın içinde bulunduğu fransız sembolizmine en çok katkıyı sunnan edebiyatçılardan biri olmuştur. (*)
bir hocamız tanpınar'ın, anlaşılması zor bir yazar olduğunu ve 30 - 40 lı yaşlarda okunması gerektiğini söyler.
türk edebiyatının önde gelen isimlerinden, tasvirleri müthiş...
"saatler, ümitten ye'se doğru ağır ağır çehresi değişen bir mahluktu."(*)
(bkz:saatleri ayarlama enstitüsü)
"saatler, ümitten ye'se doğru ağır ağır çehresi değişen bir mahluktu."(*)
(bkz:saatleri ayarlama enstitüsü)