istanbul – dertli sözlük
ahmet mahir pekşen'in muhteşem şiirinin adı, istanbul'un bir yanını çizer.

istanbul

bir yanda sessiz dua, bir yanda şuh kahkaha,
bir yanda kula kulluk, diğer yanda allah' a,
sanmam koca dünya da eşin bulunsun daha,

ey istanbul...istanbul senin iki yüzün var,
bir yüzün gülüyorken diğerinde hüzün var.

ibadet sessiz sessiz, rezalet gümbürtülü,
ã?irkinliğin meydanda, güzelliğin örtülü,
sararken ufukları gurubun kızıl tülü,

gecelerin kimbilir ne günahlara gebe ?
taksim' deki günaha eyüp' te büyük tövbe.

örf, anane, gelenek yerle bir ahalide,
padişah mezarında ürperir laleli' de,
hayal tacirlerine rağbet bab- ı ali' de,

bu gidiş hayra değil, kalbine taze kan bul,
karanlığa yüz çevir, güneşe dön istanbul.

ne yazık ki satılır olmuş insan maddeye,
koyun kasapta satılık, kadın düşmüş caddeye,
nasıl gelmez istanbul hırstan çatlar haddeye,

her hali edasıyla istanbul' um bir hoştur,
kadir'de tam müslüman, noel'de tam sarhoştur.

ve işte ekonomin, nasıl gelmiş bu hale,
bir yanda tefeciler, bir yanda tahtakale,
pembe gözlükler ile bakamam istikbale,

söz senetmiş eskiden, şimdi senet hikaye,
dolandırma- aldatma olmuş ticari gaye.

işyerinde yabancı kelimeye itibar,
kafeterya, bonmarşe, butik, şarküteri, bar,
beyoğlu' nda türkçe yok diğer bütün diller var,

rüzgar batı' dan esmiş, fatih'in ruhu kayıp,
ey istanbul ! istanbul sana yeter bu ayıp.

ey zaman...zalim zaman geç saniye saniye,
teknikte ilerlerken manada çöküş niye ?
çağırırken imana, fatih, süleymaniye,

çevir yüzünü, çevir, pisten, kirden, çamurdan,
kıble' ye dön istanbul, feyz al ilahi nurdan.

karaköy' de günahlar sarılır kalın sise,
çan çalarken taksim' in göbeğinde kilise,
ayasofya susuyor bu ne garip iş ise (?)

isyanın yeri yoktur, eyüp sabra çağırır,
meşhur zincirlikuyu gel der, kabre çağırır.