(bkz:where is my mind)
her şeyi kaybettikten sonra özgür kalınabileceğini anlatan film.
cinsel öge içerir.
reklam ve televizyon hakkında şöyle bir sözün geçtiği söylenilen film:
"reklamlar bizi arabaların ve giysilerin peşine düşürdü; ihtiyacımız olmayan şeyleri satın alabilmek için nefret ettiğimiz işlerde çalışıyoruz. biz tarihin üvey evlâtlarıyız. hayatta ne hedefimiz var, ne yerimiz. biz ne bir büyük savaş yaşıyoruz, ne de büyük buhran. bizim savaşımız ruh dünyamızda; bizim büyük buhranımız, kendi hayatlarımız. televizyonla büyütüldük ve bir gün hepimizin milyonerler, film yıldızları veya rock starları olacağına inandırıldık. ama olmayacağız ve bu gerçeği yavaş yavaş öğreniyoruz ve feci şekilde âsâbımız bozulmuş durumda..."
"reklamlar bizi arabaların ve giysilerin peşine düşürdü; ihtiyacımız olmayan şeyleri satın alabilmek için nefret ettiğimiz işlerde çalışıyoruz. biz tarihin üvey evlâtlarıyız. hayatta ne hedefimiz var, ne yerimiz. biz ne bir büyük savaş yaşıyoruz, ne de büyük buhran. bizim savaşımız ruh dünyamızda; bizim büyük buhranımız, kendi hayatlarımız. televizyonla büyütüldük ve bir gün hepimizin milyonerler, film yıldızları veya rock starları olacağına inandırıldık. ama olmayacağız ve bu gerçeği yavaş yavaş öğreniyoruz ve feci şekilde âsâbımız bozulmuş durumda..."
iyi filmdir, güzel filmdir fakat; subliminal mesaj tekniğin de en fazla kullanıldığı filmlerden biridir.
1999 yapımı olan film, david fincher tarafından yönetilmiştir ve başrollerde brad pitt, edward norton ve helena bonham carter rol almıştır. müziklerini dust biraderler (dust brothers) yapmıştır.
--------------------
burada, yaşayan en güçlü ve en zeki erkekleri görüyorum. bu potansiyeli görüyorum. ve hepsi heba oluyor.
bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş. reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde...
nefret ettiğimiz işlerde çalışıp, gereksiz şeyler alıyoruz...
bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. bir amacımız ya da yerimiz yok. ne büyük savaşı yaşadık ne de büyük buhranı. bizim savaşımız ruhani bir savaş. en büyük buhranımız hayatlarımız...
televizyonla büyürken milyoner film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımıza inandık, ama olmayacağız. bunu yavaş yavaş öğreniyoruz. ve o yüzden çok çok kızgınız...
-fight clup (filminden alıntı)
--------------------
burada, yaşayan en güçlü ve en zeki erkekleri görüyorum. bu potansiyeli görüyorum. ve hepsi heba oluyor.
bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş. reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde...
nefret ettiğimiz işlerde çalışıp, gereksiz şeyler alıyoruz...
bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. bir amacımız ya da yerimiz yok. ne büyük savaşı yaşadık ne de büyük buhranı. bizim savaşımız ruhani bir savaş. en büyük buhranımız hayatlarımız...
televizyonla büyürken milyoner film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımıza inandık, ama olmayacağız. bunu yavaş yavaş öğreniyoruz. ve o yüzden çok çok kızgınız...
-fight clup (filminden alıntı)
filmin kendisi içinde bir "zoka" olarak gösterdiği, sinemada kullanılan 25. kare tekniğinin, filmin bizzat kendisinde de kullanıldığını öğrendik.
yeşilay dergisinin ekim ayı sayısında daha ayrıtılarıyla görmek mevcut.
yeşilay dergisinin ekim ayı sayısında daha ayrıtılarıyla görmek mevcut.
'if i did have a tumor, i'd name it marla.' bu repliği de ayrıca hatırlanmaya değer.
kapitalizme ve tüketim toplumuna indirilmiş bir yumruktur dövüş kulubü. tüketim toplumunun yarattığı hastalıklı tiplerin içinde doğdukları ortama isyanıdır. dövülmek istenen kapitalizmdir aslında. müziği, kurgusu ve replikleriyle birkaçkez izlenmeyi hak eden bir başyapıt.