evvel refîk bâde’l tarîk – dertli sözlük
"önce yoldaş, sonra yol"

ben bu cümle ışığında evlilik algılayışımıza dair birkaç yorum yapmak isterim.

şimdilerde insanlar kendi yollarına yoldaş arıyor gibiler sadece. evlenen çiftlerin en büyük sorunu birlikte yeni bir yol oluşturamamak, herkes "benim yolum" diyor zira.

"zevc" arapça eş anlamına gelmenin yanında: "iki şeyden meydana gelen takım, çift" anlamına da gelir. yani iki ayrı şey bir araya gelir ve bir takım olurlar. kimse kimsenin egosunda eriyip yitmez. kimse bir araya gelip "tek" de olmaz. onca yıl birbiri olmadan yetişen iki insan birlikte yeni bir rota çizerek hayat yolculuğunda ilerlemeye devam ederler/etmelidirler.

benim ailemde bu öyle olur; bizim kültürümüz, örf adetimiz böyledir diye çıkmaz sesler. ikimiz, evliliğimizde bunu nasıl yapmak istiyoruzlar konuşulur/konuşulmalıdır.

yoksa ne mi olur? bir takım olması gereken kişilerin birbirlerine gol atmaya çalıştığı bir ego savaşına dönüşür evlilik.

belki önceden sorun olmuyordu bu, acaba niye? evet, kadınların sesi çıkmaya başladığı için.

-iyi ki de!

çıkan sesi iyi dinlerseniz: "ben de varım" dediğini duyabilirsiniz. "ben de varım, yoluna yoldaş olmak değil birlikte bir yol bulmak istiyorum."
peki yoldaş kimdir? bu yolda kiminle yürünür? tabii ki bilenlerle yürünür, yani rehberle. "rehber" farsça asıllı bir kelimedir. "reh" veya "rah" yol demek. demek ki "rehber" yol gösteren demek. yolu görmeyen sana nasıl gösterecek? yoldan habersiz olan sana nasıl bildirecek? burada nesne olan yoldur. yol seni götürmez, yolu sen götürürsün. yol kat edilir, kendi kendine gitmez. yol bir mesafe gibi gözükür. hâlbuki o mesafeye kat eden insandır. allah teala yolu insana göre yaratmıştır. çünkü kendisi ile gidilmesi gereken yolun diğer ucunda insan vardır. asıl yoldaş olan da insan-ı kamildir aslında, yani âriflerdir. "savaş şafak barkçin - çağrışımlar"

tasavvufi ıstılahta çıkılan yola seyri sülük deniyor. belki de çıkılabilecek en zor yolculuk olması nedeniyle ~istisnai durumlar bir kenara~ rehberi olmayan kayboluyor, yolda kalıyor, yolu şaşırıyor. bu nedenle menzile ulaşmak adına kuran ve sünnetin canlı birer örneği olan mürşid-i kamil olmuş kimselerin rehberliği kaçınılmaz oluyor.

bu nedenle tasavvufi bir bakış açısıyla "evvel refik bâde'l târik": önce rehberini yani mürşidini seç, sonra da o rehberin önderliğinde yola koyul manasına geliyor.
rehberin ayak izleri seni menzile ulaştırır.

dipnot: menzilci değilim :)