lades

lades
uzayacağa benzer,
tutuştuğumuz lades.

i̇şi gücü bırakıp,
mezarlığa nazır,
bir eve taşındım.

ölüm;
sen beni aldatamazsın.
aklımda...
(bkz:behçet necatigil)

çocukluğumuzun oyunlarından.
ladese tutuşacak kişiler, birbirlerine bir şeyler vererek kandırmaya çalışır, karşı taraf aklımda dediği sürece verileni alabilir.
aklımda demeyi unutursa, veren lades der ve oyun biter.


(*)-ladesim lades olsun mu?

-olsun.

-yerde ne var?

-nohut.

gökte ne var?

-bulut.

-sen bunu kırk gün kırk gece unut.

tavuk yerken her seferinde kırmadan sakladığım bir kemiğe verilen ad. sonra çöpe tabi.

-kalemin yer düşmüş al
-ladessss
-ama haksızlık
genelde bu tarz bir muhabbetle sonlanan oyun.

ladesci. üstün dökmenin kitaplarından biri güzeldi.

la ve des kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuş kelime. kelime kelime çevirsek "ele hayır" gibi bir anlam çıkmaktadır ki bahsi geçen oyunun da mantığı budur. verilen hiçbir şeyi eline almayacaksın. ayrıca lades kemiğinin ingilizcesi wish bone dur. şans, dilek kemiği anlamına gelir. lades oyunu beni şaşırtsa da evrensel oyunlardan biridir.

farsça'da yad+est terkibi olduğu da söylenir.
yad, türkçede de var, anmak hatırlamak.
yadest: hatırladım.