hallac-ı mansur – dertli sözlük
bir rivayete göre ; hallac-ı mansur hazretleri, la ilahe illallah demeyi o kadar çoğaltmıştı ki, anması kalbden ruha geldi. orada ünsiyet peyda ederek ilahi aşka kavuştu. dünyadaki her şeyi hatta kendi adını bile unuttu. aşk sarhoşluğu kapladı. buna sekr hali deniyor. bu halde iken, (sen kimsin?) diyenlere, (enel-hak) diye cevap verdi. üzerinden sekr hali gidince, yani ayılınca (enel-hak) dediğini hatırlamadı. fakat dine aykırı konuştuğu için şehid edildi. yere dökülen kanları (enel-hak) şeklini aldı.
hallac-ı mansur hazretlerinin (enel-hak) yani (ben hakkım) dediği gibi, bayezid-i bistami hazretleri de sekr halinde (sübhani) yani (ben sübhanım) demiştir.

talebeleri, (siz kendinizin sübhan, yani ilah olduğunu söylediniz) demeleri üzerine, (bir daha öyle bir şey söylersem, beni kılıçla kesin) buyurdu. sekr hali kaplayınca yine (sübhani) dedi. hemen hocalarının emri üzerine kılıçla vurdular. fakat kılıç kesmedi. o hal üzerinden gidince, yine (sübhani) dediğini söylediler. (niye beni öldürmediniz?) buyurdu. (kılıç kesmedi) dediler. o vakit, (demek o sözü söyleyen, bu haldeki bayezid değildi) buyurdu.

evliyayı böyle sekr halinde, yani şuursuz iken söyledikleri sözlerden dolayı kötülemek doğru değildir.
ali ramiteni hazretleri buyurdu ki: hallac-ı mansur hazretleri, içinde bulunduğu halden dolayı mazurdu. onu şehid edenler de dinin emrini yerine getirdi. i̇ki tarafa da bir şey söylenmez.
cehennem, acı çektiğimiz yer değil, acı çektiğimizi kimsenin duymadığı yerdir mealinde bir cümle söylediği de rivayet edilir.
anlamadığım eylemleri olan zat.

tasavvufi bir gelenekten gelen çevre içerisinde büyüdüm. tasavvufun asıl konuları olan ihsan hali, zikir, huşu, nefis terbiyesi gibi konuları çok önemli buluyorum. ama bir müslümanın herhangi bir hal içerisinde imanını giderecek bir söz söylemesi bana mantıklı gelmiyor. daha doğru ve açık şekilde ifade etmem gerekirse böyle sözlerin dava edilmesini normal bulmuyorum. bizim referans aldığımız nesil ashab-ı kiram neslinde böyle bir durumu şu ana kadar görmedim.

imanın muhafazası, nefsin terbiyesi, ibadetlere devamlılık, alem-i islam için çalışmak varken bu gibi konular üzerine söz söylemeyi bile boş görüyorum. benim dinime fayda sağlıyor mu bir konu, beni cennete yaklaştırıp cehennemden uzaklaştırıyor mu ona bakmak lazım. dolayısıyla hallac'ı da muhyiddin-i arabi'yi de bu şekilde görüyorum.

mahallemde benim dinimi daha iyi yaşamam için bana örnek olacak bir arkadaşımla beraber olmayı bu konularla uğraşmaktan daha hayırlı buluyorum.