"ne acaib gece yarabbim. ne bitmez tükenmez gece. sanki dipsiz bir kabı dolduruyorum" dediğim yer. hayatla ölümün arasında çok ilerlediğimiz ve geriye dönmemiz güç olan yer. asla yaşanabilecek bir yer değil. bu azap ne zaman biter olarak baktığım yer.
bir hayvana gösterilen merhametin bir bebeğe gösterilmediği bir yer.
her insanın belli bir coğrafi koordinatlar arasında bulunan, insanlar tarafından sınırları çizilen ve ülke ismi verilen kara parçaları içinde yaşadığı, bunları çevreleyen denizler ve üstünü örten hava katmanları içinde çırpınıp durduğumuz ve yaşamanın gerçek anlamının ne olduğunu maalesef ki bizlere unutturan kırgınlık yüklü alem.
allah'ın halife yaratacağını söylediği yer ve meleklerin kendisinde kan dökücü ve fitne çıkarıcı bir varlığın mı var edileceğini sorduğu yer / arz. bakara 30.
artık durmasını beklediğim dertli dolap.
gurbet.
“kalbi olanın öldüğü bir yer burası.” (*)
mavi giysili şişko çocuk.
necip fazıl'ın tabiri ile
"yağız adlı süvari hoştur, atını koştur
sonunda kabre çıkar, bu yolun kıvrımları"
olarak tanımlayabileceğim yer.
"yağız adlı süvari hoştur, atını koştur
sonunda kabre çıkar, bu yolun kıvrımları"
olarak tanımlayabileceğim yer.
berbat bir çöplük.bir beklentisi olan yanılıyor. rasulullah (sav) hadisinde demiyor mu ki: "eğer dünya allah nazarında sivri sineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kafire ondan bir yudum su içirmezdi." (tirmizi, ibn-i mace).misafiriz. işte geldik gidiyoruz.