kur’an-ı kerim – dertli sözlük
(b: "inmemiştir hele kuran bunu hakkıyla bilin
ne mezarlarda okunmak, ne fal bakmak için")

mehmet akif ersoy'un hakkında bu dizeleri söylediği kitaptır..
yaşadığı dönem düşünüldüğünde bu ne kadar yapılıyordu bilinmez ama yaşadığı yıllardan günümüzdekilere öğüt vermiştir mehmet akif..
kuran-ı kerim telli duvaklı geline benzer,siz ona el uzatıp açmadıkça size yüzünü göstermez
-hz.mevlana-
müttakiler için hidayet kaynağıdır.

allah'ın, bakara suresi 2. ayette söylediği, uyarı niteliğinde olan bu kutlu sözü iyi kavramak gerekmektedir. özellikle burada yer alan "hidayet" kavramının iyi anlaşılması gerekmektedir. zirã¢, kur-an hitabet ve uyarıcılık yönleriyle tüm insanlığa hitaptır ve tüm insanlara bir uyarıcı, hemde bir müjdeleyicidir ancak; hidayet verme konusunda yalnızca "müttakilere" hidayettir.

bu şu demektir: "kur-an ı herkes okuyabilir, anlayabilir ya da ezberleyebilir. bu sıralanan özellikler tüm insanlar için geçerlidir. fakat iş hidayet meselesine gelince: "kur-an, ancak kendilerini düzeltmek isteyenlere kucak açar!" burada, "istemek" en önemli unsurdur!

sanırım, imam hatipte ya da ilahiyatta okuyupta, öğrendiklerine muhalif yaşayanların, nedenini şimdi daha iyi anladık.

ayrıca çevremizde; hafız, hoca, imam vs diyerek vasıflandırdığımız insanların, kendi iç dünyalarında yaşadıkları ve bizlerin de maalesef şahit olduğumuz, bilgi/yaşantı handikaplarının ve söz/yaşantı çelişkilerinin sebebini de daha iyi anlamış olduk.

madem anladık, o halde islam'ı, müntesipleriyle değerlendirme hatasına düşmekten artık vazgeçmeliyiz.
kur'an-ı kerim, tarih boyunca çeşitli itham ve iddiaların odağında olmuş bir kitaptır. allah tarafından gönderilmiş olduğu için "kutsal" olarak kabul edilen ve "son" kutsal kitap olduğu söylenen kur'an-ı kerim'in, çeşitli itham ve iddiaların odağında olması çok normaldir. bu iddialara karşı, tutarlı ve sağlam kanıtlara sahip cevaplar vermek ise; kur'an-ı kerim'in bağlılarının üzerine düşen bir vazifedir.

kur'an-ı kerim'i savunma ve hakkındaki itham ve iddiaları çürütme adına; itham ve iddia sahiplerini aşağılamak, onlara hakaret etmek, kur'an-ı kerim'in müntesiplerine yakışmayacak bir durumdur. bilgisi ve belgesi elinde olan, bunları en güzel tarzda ortaya koymalı ve islam'ın benliğine kattığı edep ve terbiyeden hiçbir surette ödün vermemelidir.

itham ve iddia sahipleri hakaret ediyor, aşağılıyor ya da alay ediyor olabilir. bu durum hiçbir zaman, bir müslümanın aynı yollarla cevap vermesini meşrulaştırmaz. unutulmaması gereken şudur ki; iddia ve itham sahiplerinin hakaretleri, alayları ve aşağılamaları kur'an-ı kerim'e hiçbir surette zarar vermez; ancak müslümanların, seviyelerini koruyamayarak muhataplarının ağzı ve tarzıyla iddialara ve ithamlara karşılık vermeleri, doğrudan doğruya islam'a ve dolayısıyla kur'an-ı kerim'e atfedileceğinden; kur'an-ı kerim zarar görmüş olacaktır. unutmayalım ki bir müslümanı "müslüman" yapan kur'an-ı kerim'den aldığı edep ve terbiyedir. müslümanın, diğer insanlardan farkı; kur'an-ı kerim'in nuruyla şekillenmiş olan karakteri ve kişiliğidir. bu karakteri ve kişiliği her zaman, her yerde ve her şartta ortaya koymak ise islam'ın kendi müntesiplerinden haklı bir beklentisidir.

meşhur olan, hiç ummadığı ve tanımadığı ağızlarla muhatap olmaya hazır olmalıdır. kendisi herkesi tanımayabilir ancak herkes onu tanımaktadır ve her insan kendi değerlerine göre, onun hakkında bir değerlendirme ortaya koyacaktır. buradan hareketle, kur'an-ı kerim'de meşhurdur ve kur'an-ı kerim'in müntesipleri bu şöhretin getirilerine ve götürülerine hazırlıklı olmalıdırlar. en güzel hazırlık ise; "kur'an-ı kerim" ile alakalı her konuda bilgili olmaktır. bu yönüyle, kur'an-ı kerim'i orijinal dilinde okuyabilmek, mümkünse orijinal dilini öğrenebilmek değilse sağlıklı tercümelerini devamlı okumak ve incelemek ve en önemlisi kur'an hakkındaki itham ve iddialar konusunda yeterli araştırmayı yaparak, mevcut itham ve iddiaları islam'a en çok yakışan tarzda cevaplamak olmalıdır. bunun dışında bir yol aramanın, islam'a ve kur'an-ı kerim'e bir fayda sağlamadığı ve tam tersine zarar verdiği tecrübelerle sabittir.

allah'a ve islam'a bilinçli bir şekilde savaş ilan edenlerle; allah ve islam hakkında bilinçsizce ithamlarda ve iddialarda bulunanları ayırmak konumuzun kırılma noktasını oluşturmaktadır.

kalem çekene, kılıç çekmek müslümana yakışmaz.