söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.
(fuzuli)
diye dedirtendir.
eski yazıyla (درد) şeklinde yazılır.bu bağlamda sözlüğün başlığındaki yazılışı hatalı. zaten sözlük de öyle yazılmaz.
i̇nsanın derdini anlatırken ki akıttığı ya da kuru bir soğuğun kurutup gizlediği gözyaşların samimiliğine yürekten inanıyorum, kalblerimizde hasretlerimiz var, varmak istediğimiz kişilere karşı hatıraların ve yaşayamadıklarımızın yükleri var..
asıl hasretimize, dermanı verenin kudretine olan inancımız dertlerimizle beraber kuvvetlenir mi sözlük?
rabbimizin biz kullarını kendine yakınlaştırmak istediği vakit hissettirdiği ufacık bir hüznün bile bir mükâfatı vardır fakat anlamaya, derdin arkadasındaki asıl sırra gücümüzü yettiremiyoruz.
bir gün bu imtihanlarımızı sırtımızda dert olarak taşımadığımız zaman belki de tam anlamıyla bir kul olacağız. i̇nşallah.
yanlış hatırlamıyorsam pendname-i şeyh sadi'de geçiyor... adamın biri şirazi'nin meclisinde derdinin olmadığından, her şeyinin rast gittiğinden bahsediyor. şirazi rahimehullah da adama "derdin yoksa git pazardan satın al, bulamazsan benimkini ödünç vereyim" diyor. buradaki "satın al" ve "ödünç vereyim" kısmı o kadar güzel ki...
dertsizseniz,dert sizsiniz demişlerdi..
aynaya karşı:
derdin nedir bu dünya da!?
genç dergisinin yıllar önceki sloganı geldi aklıma
“ dertsizseniz, dert sizsiniz! “
derdimiz çoktur hangi birine yanalım.dert bazen konuşturur, bazen de susturur.yazacak yüzümüz kalmadığında, tüm zulümleri yaşarken her şeye şahit olmanın acı verici azabına katlanırken ve her şeyin daha da kötüye gittiğini görürken ama yine de vazgeçmemek lazım tabi.