eğitimde ceza – dertli sözlük
mevcut var olanı ortamdan çekmektir. örneğin öğrenci istenmeyen bir davranış yaptığında ogün tenefüze vaktinde çıkma hakkı elinden alınır, derste eğlenceli oyunlar oynama hakkı elinden alınır. evde ise o gün oyun hakkının elinden alınması, televizyon izleme hakkının elinden alınması, haftasonu arkadaşları ile birlikte olmasına verilen iznin geri alınmasıdır! bu gereklidir lakin ceza, bir de insanı hayvan eğitir gibi eğitme sanan şahıslarda kötektir dayaktır vb durumları vardır ki bu ceza değil caniliktir!
çocuk yanlış birşey yaptığında onu tuvalete kitlemek yada odasına kitlemek ceza değil caniliktir!
ceza ve canilik kavramlarını iyi bilmek gerek. burada da en güzel örnekler kur'an' dadır.
selametle...
çocukların ruh sağlığında kalıcı etkiler bırakacak olanlarından kaçınılmalıdır,odaya kilitlemek gibi.
ayrıca aşırısı etkisini yitirebilir,çocuk için o ceza artık korkutucu caydırıcı bir faktör olmaktan çıkıp nasıl olsa sonundaki ceza şu olacak...daha fazla ne olabilir ki o yüzden şuan yaptığım şeyden vazgeçmeye değmez...diye düşünmeye başlayabilir.
travmatiktir. okul hayatımda sadece bir kez ceza almış bir insanım. belki de bu yüzden ama suçsuzluğum ve sıra sopası kavramı canımı çok acıtmıştı.-bir kere de disipline gitmiş bulundum sonucu da uyarıydı ama bilinçli tercih olduğundan bu olayı daha sonra keyfim geldiğinde anlatırım- :)neyse efendim. ceza alışım anaokulu öğrenciliğime rastlıyor:bir kış günüydü. sınıfta etkinlik saatimizdeydik. hava soğuktu. kar yağdı, yağacaktı. öğretmenimiz hepinizin gözünde canlanacak kavanozda pamuktan kardan adam etkinliği için masalarımıza malzemeleri dağıtıyordu. kavanozun kapağına yuvarlak yaptığımız pamukları yapıştırdık. kardan adamı süsledik, üzerine pul gibi sim gibi renkli şeyleri de döküp kavanozu kapattık. etkinlik bitince öğretmenimiz kavanozlarımızı sınıfın kitaplığının üzerine dizdi. ve oyun saatimiz başlamış oldu. öğretmen de sınıftan çıkıp bir yere kadar gitmişti. sınıfta yalnızız.bende oyun oynamayıp resim çizmeyi seçmişim o sefer. masada oturmuş takılıyorum. kitaplık da tam karşımda. sonra sınıf arkadaşlarım arasında bir arbede yaşandı. bunun sonucunda da kitaplığa bir çarptılar ki, ''çığlıklar, yardım çığlıkları!'' neyse ki kimseye bir şey olmadı. ama yerler cam kırıklarıyla dolmuştu. sonra öğretmen bir geldi! bize bir kızdı...sonra tüm sınıfı sıraya dizdi. elinde de cetvel. elimize ne biçim vurmuştu. ama ben bir şey yapmadım ki! tek ben de değildim birkaç kişiydik bu arbedeye katılmayan. ki katılmış olsak bile ceza bu mu olmalı! cetvelle vurmak ne? belli ki çocuklar arasında bir sıkıntı çıkmış. ne yani bu şimdi. vurulur mu! hiçbir şeyi de çözmez hakkın da yok buna. kimsenin yok. üstelik kendi ihmalkarlığı da var. insan halidir dışarı çıkabilir, kavanozların yüksekte tehlikeli olabileceğini düşünmemiş olabilir. ama sonucunda öğrenciye cetvelle vurmak nedir aklım almıyor. halbuki sevinmeli kimseye bir şey olmamış.çok daha önceleri eski kafalı bazı cani öğretmenler bunu öğrencilerin gözünde statülerini korumak için yapıyorlarmış. çok kötü bir durum. sadece cetvelle vurmak da değil. işkence yöntemleri aklın sınırlarını zorlayabilir. şimdi böyle yapanlar ya öldü ya da beli bükülmüş sokaklarda zar zor geziniyor. ama hatıralarda öğrenci gözünde cani ve şeytani.