ayazma camii – dertli sözlük
üsküdar'da kız kulesinin tam karşısında,ana yolun bir üst sokağında bulunuyor. 250 yıl önce, sultan iii. mustafa tarafından annesi mihrişah sultan ile kardeşi şehzade süleyman adlarına yaptırılmış. büyülü,farklı bir havaya sahip. başka şeyler hissettiriyor. mutlaka gidilmesi tavsiye oluna.

tarihi için (http://tr.wikipedia.org/wiki/ayazma_camii)
istanbul'da; mimari, avlu, muhit kıstaslarıyla; en sevdiğim camilerden biridir.

üsküdar'da, şehrin merkezinde ama şehrin gürültüsünden uzakta,
boğazı gören bir yerde,
farklı bir mimarisi ve hem avlusunda hem içinde etkileyici bir ahenk var.
ne vakit gitsem, pek kalabalık olmuyor. bu yüzden daha gizemli geliyor, bir de barok usulu mimarisi, kapısı ve kuş evleri dikkatimi çekmişti.
karşı karşı dururken yüzüne hasret kaldığımız camidir. restorasyonunun tez zamanda bitmesi ümidiyle.
2012 yılında restorasyon nedeniyle kapatılan ve halen kapalı olan sayısız ihale ile restorasyonu bir başlayan bir duran, haziresi şantiye çuvallarıyla dolan vakıflar genel müdürlüğünün sahip çıkıyoruz iddiası ile afişe boğulan, boğazın sayılı camilerindendir. 3. mustafa tarafından yaklaşık olarak 3 yılda yaptırılan ayazma camiinin eşsiz aşiyanları, gün batımında kız kulesinin saçlarını okşayıp ayazma'ya vuran altın ışıkları, kapısının önünde toplanmış kedileri seyretmek bir başkadır. 3. mustafa'nın yaptırdığı 5 camiden biridir.
i̇nşa ettirdiği üç camiye de adını veremeyen üçüncü mustafa düştüğü bu garip vaziyeti 'üç cami yaptırdım. birini su, birini baba, birini de ced aldı' diye hayıflanarak anlattığı rivayet edilir. günümüzde ayazma'nın halini görseydi suya razı olur ''aman sele gitsin ihalecilere gitmesin''derdi muhakkak. diğer camileri ve isimlerinin hikayelerini merak edenler iktibasa buyursunlar.
-- spoiler --


osmanlı tahtına 1757'de çıkan üçüncü mustafa, 29 mart 1758'de, annesi mihrişah emine sultan ile ağabeyi şehzade süleyman'ın hatırasına üsküdar'da bir cami inşa ettirmeye başladı. salacak sırtlarında ayazma sarayı'nın bulunduğu yere yaptırılan cami 1761 ocak'ında bitirildi. giriş kapısındaki tarih manzumesi dönemin sadrazamı ve osmanlı edebiyat tarihinin de önemli isimlerinden olan ragıb mehmed paşa'ya, kitabe ise dönemin şeyhülislamı ve ünlü hattatı olan veliyüddin efendi'ya aitti.

herşey güzel gitmiş, inşaat başarıyla tamamlanmıştı ama cami, yaptıran padişahın adı ile değil, yaptırıldığı yerde bulunan ve ortodokslar tarafından kutsal sayılan sudan dolayı ‘ayazma’ adıyla anıldı.

üsküdar'daki inşaat devam ederken, üçüncü mustafa bir başka caminin inşaatını başlattı. yeni cami, o dönem i̇stanbul'unun en işlek yerlerinden olan láleli'de yapılıyordu ve 1759'da başlanan inşaat 1763'te bitirildi.

caminin yapıldığı yerde 'láleli baba' diye meşhur olmuş bir şeyhin tekkesi vardı. i̇nşaata sık sık gelen padişah, şeyhle sohbet ederdi. sohbetlerden birinde üçüncü mustafa şeyhe 'i̇yi yaşamanın hikmeti nedir?' diye sorduğunda, 'yiyip, içip tuvalete gitmektir' cevabını almıştı. cevaba oldukça sinirlenen padişah, 'tuvalete çıkmanın iyi yaşamakla ne ilgisi var?' deyince, láleli baba 'gün gelir sen de anlarsın' demiş ama hükümdarın gazabına uğrayıp zindanı boylamıştı.

üçüncü mustafa, bu hadiseden birkaç gün sonra aniden kabız oldu ama hekimler derdine çare bulamadılar. kıvranıp duran padişaha bir saray mensubu 'efendimiz, derdinize çareyi sadece láleli baba bulur' dedi ve padişah zindana attırdığı láleli baba'nın derhal huzuruna getirilmesini emretti.

şeyh getirildi, üçüncü mustafa perişan bir şekilde özür dileyip 'beni bu dertten kurtar' dedi ama láleli baba'nın bir şartı vardı: yeni yapılan camiye hükümdarın değil, kendisinin ismi verilecekti. padişah mecburen kabul etti, çektiği kabızlıktan kurtuldu ama yaptırdığı ikinci camiye de ismini veremedi.

yine üçüncü mustafa'nın saltanatı sırasında, 1766'da, i̇stanbul'da çok şiddetli bir deprem yaşandı ve yüzlerce ev, cami, han, hamam yıkıldı. harap olan camilerden birisi de fatih camii idi. kubbe tamamen çökmüş, duvarlar tamir edilemeyecek duruma gelmişti.

şehrin simgelerinden olan fatih camii'nin yeniden yaptırılması için, üçüncü mustafa hemen harekete geçti. önce fatih'in türbesiyle külliyenin cami dışındaki binaları tekrar inşa ettirdi, daha sonra da camiyi eskisinden çok farklı bir şekilde tekrar yaptırttı. ama hükümdar adını bu camiye de veremedi ve cami eski ismiyle, yani 'fatih' olarak anılageldi.

i̇nşa ettirdiği üç camiye de adını veremeyen üçüncü mustafa düştüğü bu garip vaziyeti 'üç cami yaptırdım. birini su, birini baba, birini de ced aldı' diye hayıflanarak anlatırdı.

-- spoiler --
sözlüğün yaşı kadar restorasyon süreci olan muhitimin camii. i̇ki rekat namaz kılmak nasip olursa hakkında tanım da yaparım inşallah.
ezan sesini duyunca üzerime feracemi çekip koşar adım vakit namazına gitmeyi hayal ettiğim cami. rahmetli ev sahibim vefat ettiğinde eşi sabah namazı cemaatine haber veriyor çünkü amcamızın dirisi bu camiden hiç ayrılmamış .evladı bu cami ve cemaati olmuş. yeri gelmiş müezzinlik imamlık yapmış yeri gelmiş avlusunda iftar sofraları açmış. bir vefa borcu olarak o iftar sofralarından bir sofra da formulacı açmazsa ayazma avlusunda gözü açık gider.