çocukluk – dertli sözlük
bu şiirden de anlaşılıyor ki dertsiz insan yok, çocukken bile dertlerimiz vardır; havuz şırırl şırıl, zıpzıplarımız pırıl pırıl olsa da bizim de bir derdimiz vardır, horoz şekerimiz yaladıkça tükenmektedir.
üstün başın pis(*); ama hayatın alabildiğine temiz ve toz pembe olduğu dönem.

şimdi onu da kirletiyorlar, planlı ve ağır ağır...
dünyanın büyüdükçe karmaşıklaşan neyi varsa basit görülüp kolay çözüldüğü çağı.
gecenin bir yarısı tuvalete kalkıp yatağına döndüğünde öcülerin seni yemediğine sevindiğin, ağaca tırmanıp çılgınca kiraz yediğin en sevimli dönem
bir fotoğraf karesini hatırlıyorum, savaşın taş üstünde taş bırakmadığı suriye'den: arka fonda uçakların bombaladığı ve enkaz yığını haline getirdiği binaların önünde sağlam kalmış bir park ve o parkta, tüm bu olanlara karşılık büyük bir sevinç, mutluluk ve heyecanla oyun oynayan çocuklar... benzer bir fotoğraf karesi de maalesef ülkemizde, 6 şubat'ta meydana gelen deprem sonrasında çekilmiş. arka fonda, ahlaksız insanların yaptığı ve onlarca insana mezar olmuş bir bina ve enkazda çalışma yapan bir kepçe; bu manzaranın az ilerisinde ise tüm bu olanlar hiç olmamış, deprem gibi bir travmayı yaşamamış gibi oyun oynayan çocuklar...

çocukluk ne kadar da güzel bir dönem aslında. yaşanılan onca acıyı anında unutabildiğin, ana odaklanıp, o andan keyif alabildiğin, kendini harici olumsuzluklara karşı rahatlıkla izole edebildiğin, kıymetini ancak büyüdüğünde anlayabildiğin, hayatın en güzel ve özel evresi.