mustafa islamoğlu – dertli sözlük
türk insanının cahilliğinden yararlanıyor, bu çok açık ve net.

şuradaki videoda, açıkça söylemeye cesaret edemese de teville peygamber'imizin sözleri haşa hakikat değildir, zandır, doğru ile yanlış arası bir vehimdir demeye çalışıyor. alemlere rahmet olarak gönderilen efendimiz'in 23 sene boyunca dine dair söyledikleri zan olacak sonra da şu aptal vidolarını gerçek/hakikat/asıl din diye insanlara yutturacaksın, şu konfora hayret etmemek elde değil.

https://www.youtube.com/watch?v=uufv7-u5msc&feature=youtu.be&ab_channel=dinicevaplar

kur'an dışı vahiy yoksa kendisine kitap indirilmeyen peygamberler peygamber olduğunu nasıl anladı, onları diğer insanlardan ayıran şey neydi? nisa suresi 163. ayetin mealine bakalım;

(ey resûlüm!) şübhe yok ki biz, nûh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. i̇brâhîm’e, i̇smâîl’e, i̇shâk’a, ya‘kūb’a, (ve onun) torunlar(ın)a, îsâ’ya, eyyûb’e, yûnus’a, hârûn’a ve süleymân’a da vahyettik. dâvûd’a ise zebûr’u verdik.

necm suresi 3-4. ayet meali;

ve (o, nefsinin) arzu(sun)dan konuşmuyor! o (söyledikleri) bildirilen vahiyden başka bir şey değildir.

tahrim suresi 3. ayet meali;

hani peygamber, zevcelerinden birine bir sözü sır olarak söylemişti. fakat (o) bu sözü (diğer bir hanımına) haber verip, allah da bunu ona (peygambere) açıklayınca, (o) bunun bir kısmını (zevcesine) bildirmiş, bir kısmından da (bahsetmeyerek) vazgeçmişti. böylece (peygamber) ona bunu haber verince (hanımı): “bunu sana kim haber verdi?” dedi. (peygamber de) “bana, alîm (herşeyi bilen), habîr (herşeyden haberdâr olan allah) haber verdi!” dedi.

evet bu ayette bahsedildiği üzere peygamber'imizin hanımları arasındaki sırrı peygamber'imize bildiren allah'dır. fakat kuran'ı kerimde allah'ın bu sırrı bildirdiğinden bahseden başka bir ayet yok. peki peygamber'imiz bunu nasıl öğrendi. demek ki vahy-i gayri metluv diye bir şey var;

vahiy iki kısımdır. biri: ‘vahy-i sarîhî’dir (açık vahiydir) ki, resûl-i ekrem aleyhissalâtü vesselâm onda sırf bir tercümandır, mübelliğdir (teblîğ edicidir), müdâhalesi yoktur. kur’ân ve bazı ehâdîs-i kudsiye (kudsî hadisler) gibi. i̇kinci kısım: ‘vahy-i zımnî’dir (kaynağı yine vahiy olan sünnetidir). şu kısım, mücmel (özü) ve hulâsası vahye ve ilhâma istinâd eder. fakat tafsîlâtı ve tasvîrâtı (geniş açıklaması) resûl-i ekrem aleyhissalâtü vesselâm’a âiddir. o, vahiyden gelen mücmel hâdiseyi tafsil ve tasvir; zât-ı ahmediye aleyhissalâtü vesselâm bazen yine ilhâma ya vahye istinâd edip beyân eder. veyâhut kendi ferâsetiyle (doğru anlayışıyla) beyân eder. ve kendi ictihâdıyla yaptığı tafsîlât ve tasvîrât, ya vazîfe-i risâlet (peygamberlik vazîfesi) noktasında ulvî kuvve-i kudsiye ile beyân eder. veyâhut örf ve âdât (âdetler) ve efkâr-ı âmme (umûmun fikirlerinin) seviyesine göre beşeriyeti (insan olması) noktasında beyân eder

bu tartışmalar, malum, çok derin geniş izahatlar ister fakat sıradan bir müslüman olarak şunu çok merak ediyorum. bugun sıradan basit bir üniversite hocasının sıradan bir konferansında iki üç sayfa not almam mümkün olabiliyor. haşa bu dinin asıl rehberi, kendisine itaat ayette emredilen, "üsve-i hasene" olduğu söylenen peygamberimiz 23 senede hiç mi bir şey söylemedi, hiç mi faydalı bir sözü/davranışı/fiili yok da bu insanlar bu kadar cüretkar bir şekilde hadis külliyatını ve sünnet-i seniyeyi yok sayabiliyorlar. hayret doğrusu.

edit: burada bahsedilen ayetler zaten alimlerin bu konuda birbirlerine karşı delil olarak sundukları ayetler, isteyenler ilgili kitaplara başvurabilirler. ayetler üzerine düşünmenin yanlış bir tarafı yok.

burada ilmi tartışmaların çok ötesinde, haşa peygamberlik mesleğini tahfif etme gibi bir niyet var. bu da basit bir ilmi tartışma değil. doğrudan dinimizin temel kaynaklarına saldırı. 200 yıldır oryantalistler de aynı şeyi iddia ediyorlar, hayret ne tesadüf (!)

mustafa islamoğlu da koca alim falan değil. islam ulemasının büyük kısmı bu videoyu hz. ömer izleseydi 4. dakikadan sonra kılıcına sarılacağı noktasında ittifak halinde. işte size gerçek bir mizan :) (*).