hayal kırıklığı içerisinde geçirdiğim bir lgs sonrası moraller bozuk... çırak olarak yaz tatilimi geçirmeye karar verdim ilk defa, sınavın yarattığı olumsuz etkiyi dağıtmanın en iyi yolu olarak gördüm sanırım ve öyle de oldu; bir anda liseye kayıt yaptırmam gereken zaman dilimine gelmiştim artık.
kafamdaki seçenekler: yakınlarda iyi bir düz lise, bir tık uzaklarda iyi bir süper lise...
derken bir arkadaş lgs'de benden daha düşük puan almasına rağmen kartal anadolu imam hatip lisesini tercih edip, puanının yettiğini ve okula kaydolduğunu söyledi. yine boş kalan bir miktar kontenjanın da olduğunu söyleyince, artık bir seçenek daha belirdi: yatılı bir kartal anadolu imam hatip lisesi...
- puan kırılıyor?
- olsun iktidar artık bizim mahallede, halledeceklerdir inşallah.
ve yatılı bir ihl hazırlık öğrencisiydim artık.
ortama alıştıkça, zaman geçtikçe yaptığım tercihin ne kadar doğru olduğunu bin bir türlü vesile ile gösterdi rabbim.
işte o vesilelerden birisiydi asım gültekin.
bir lise kütüphanesi için çok üst düzey bir kütüphaneye sahipti okul ve o kütüphaneye ne zaman gitsem asım hocayı bulurdum. çekingen bir kişiliğe sahip olmam sebebiyle aradaki muhabbeti o başlattı, ve her gidiş gelişte muhabbetimiz de arttı.
okulda kulüpler kuruyordu gençlerin gelecek dünyalarında isabetli tercih yapabilmeleri, en deli dolu oldukları dönemde sağa sola sapmayıp enerjilerini düzgün yollarda kullanabilmeleri ve en önemlisi şahsiyetli birer birey olabilmeleri için.
okuldan mezun olmuş ve dünyanın dört bir yanında çeşitli iş kollarında hizmet veren bir sürü arkadaşını da getirirdi bizlerle muhabbet etmeleri için.
birkaç günlük i̇stanbul seyahatinde sırf asım hoca davet etti diye yarım gününü bu davete ayırıyorlardı; çünkü onlarda biliyordu bu davetin boş bir davet olmadığını.
o sosyal kulüplerden müthiş istifade ettim; orta okul boyunca agd okuma gruplarına katılmış ve birçok kitap okumuş görece donanımlı bir şekilde liseye başlayan biri olarak dünyamın ne kadar küçük dünyanın ise ne kadar büyük bir yer olduğunu gördüm. lise boyunca asım hocanın attığı temel ve verdiği enerjiyle bir sürü kısa film, dergi ve program çalışmaları yaptık; onlarca mezun ağabeyle görüşüp fikir alışverişlerinde bulunduk.
mevzunun sonunda üniversite sınavını kazanıp istanbul üniversitesi kapılarından içeri girip ortama alıştığımda, bu geldiğim yer üniversite ise mezun olduğum yer ne oluyor acaba? cümlelerini kurmuştum. sanırım bu cümleyi kurmamda da büyük pay sahibidir asım hoca...
gayretli, samimi, çalışkan ve naif kişiliğiyle bir asım gültekin geçti bu dünyadan; birçok iyiliğine şahidim, hiçbir kötülüğüne şahit olmadım biz ondan razı olduk; rabbimiz de razı olsun. mekanı cennet; makamı ali olsun.
kafamdaki seçenekler: yakınlarda iyi bir düz lise, bir tık uzaklarda iyi bir süper lise...
derken bir arkadaş lgs'de benden daha düşük puan almasına rağmen kartal anadolu imam hatip lisesini tercih edip, puanının yettiğini ve okula kaydolduğunu söyledi. yine boş kalan bir miktar kontenjanın da olduğunu söyleyince, artık bir seçenek daha belirdi: yatılı bir kartal anadolu imam hatip lisesi...
- puan kırılıyor?
- olsun iktidar artık bizim mahallede, halledeceklerdir inşallah.
ve yatılı bir ihl hazırlık öğrencisiydim artık.
ortama alıştıkça, zaman geçtikçe yaptığım tercihin ne kadar doğru olduğunu bin bir türlü vesile ile gösterdi rabbim.
işte o vesilelerden birisiydi asım gültekin.
bir lise kütüphanesi için çok üst düzey bir kütüphaneye sahipti okul ve o kütüphaneye ne zaman gitsem asım hocayı bulurdum. çekingen bir kişiliğe sahip olmam sebebiyle aradaki muhabbeti o başlattı, ve her gidiş gelişte muhabbetimiz de arttı.
okulda kulüpler kuruyordu gençlerin gelecek dünyalarında isabetli tercih yapabilmeleri, en deli dolu oldukları dönemde sağa sola sapmayıp enerjilerini düzgün yollarda kullanabilmeleri ve en önemlisi şahsiyetli birer birey olabilmeleri için.
okuldan mezun olmuş ve dünyanın dört bir yanında çeşitli iş kollarında hizmet veren bir sürü arkadaşını da getirirdi bizlerle muhabbet etmeleri için.
birkaç günlük i̇stanbul seyahatinde sırf asım hoca davet etti diye yarım gününü bu davete ayırıyorlardı; çünkü onlarda biliyordu bu davetin boş bir davet olmadığını.
o sosyal kulüplerden müthiş istifade ettim; orta okul boyunca agd okuma gruplarına katılmış ve birçok kitap okumuş görece donanımlı bir şekilde liseye başlayan biri olarak dünyamın ne kadar küçük dünyanın ise ne kadar büyük bir yer olduğunu gördüm. lise boyunca asım hocanın attığı temel ve verdiği enerjiyle bir sürü kısa film, dergi ve program çalışmaları yaptık; onlarca mezun ağabeyle görüşüp fikir alışverişlerinde bulunduk.
mevzunun sonunda üniversite sınavını kazanıp istanbul üniversitesi kapılarından içeri girip ortama alıştığımda, bu geldiğim yer üniversite ise mezun olduğum yer ne oluyor acaba? cümlelerini kurmuştum. sanırım bu cümleyi kurmamda da büyük pay sahibidir asım hoca...
gayretli, samimi, çalışkan ve naif kişiliğiyle bir asım gültekin geçti bu dünyadan; birçok iyiliğine şahidim, hiçbir kötülüğüne şahit olmadım biz ondan razı olduk; rabbimiz de razı olsun. mekanı cennet; makamı ali olsun.