kalbin zekatıdır hüzün..
mutluluğun baki olmadığını hatırlatan bir nimettir.
sızıdır taaa en içten gelen ben geldim deyip kapıyı vurmayan daimi misafir.
abdülkâdir geylânî hazretleri şöyle buyurmuştur:
mümin, insanlara karşı yüzüyle sevinçli olduğunu gösterir. fakat kendi mahzundur... müminin tefekkürü, düşünmesi, ağlaması çok; gülmesi azdır. tebessümü ile kalbindeki hüznü gizler. dışarıda geçimini temin etmekle uğraşıyor görünür, hâlbuki kalbi rabbini anmakla meşguldür. çoluk-çocuğu ile uğraşıyor görünür, fakat kalbi rabbi iledir.
hırsı, şımarıklığı, azgınlığı ve dünyaya düşkünlüğü bırak! sevincini ve neşeni biraz azalt! biraz hüzünlü ol! bil ki peygamber efendimiz, başkalarının kalbini ferahlatmak için tebessüm buyururlardı...
mümin, insanlara karşı yüzüyle sevinçli olduğunu gösterir. fakat kendi mahzundur... müminin tefekkürü, düşünmesi, ağlaması çok; gülmesi azdır. tebessümü ile kalbindeki hüznü gizler. dışarıda geçimini temin etmekle uğraşıyor görünür, hâlbuki kalbi rabbini anmakla meşguldür. çoluk-çocuğu ile uğraşıyor görünür, fakat kalbi rabbi iledir.
hırsı, şımarıklığı, azgınlığı ve dünyaya düşkünlüğü bırak! sevincini ve neşeni biraz azalt! biraz hüzünlü ol! bil ki peygamber efendimiz, başkalarının kalbini ferahlatmak için tebessüm buyururlardı...
dalgalanan deniz, yanan bir geniz eşliğinde.
efendimizin (*) eşi hz. hatice ve amcası abdulmuttalipin vefat ettiği yıllarda büründüğü hal.
hüzün ki en çok yakışandır bize
belki de en çok anladığımız
biz ki sessiz ve yağız
bir yazın yumağını çözerek
ve ölümü bir kepenek gibi örtüp üstümüze
ovayı köpürte köpürte akan küheylan
ve günleri hoyrat bir mahmuz
ya da atlastan bir çarkıfelek
gibi döndüre döndüre
bir mapustan bir mapusa yollandığımız
biz, ey sürgünlerin nazım'ı derken
tutkulu, sevecen ve yalnız
gerek acının teleğinden ve gerek
lacivert gergefinde gecelerin
şiiri bir kuş gibi örerek
halkımız, gülün sesini savurup
bir türkünün kekiğinden tüterken
der ki, böyle yazılır sevdamız
hüzün ki en çok yakışandır bize
belki de en çok anladığımız...
hilmi yavuz
belki de en çok anladığımız
biz ki sessiz ve yağız
bir yazın yumağını çözerek
ve ölümü bir kepenek gibi örtüp üstümüze
ovayı köpürte köpürte akan küheylan
ve günleri hoyrat bir mahmuz
ya da atlastan bir çarkıfelek
gibi döndüre döndüre
bir mapustan bir mapusa yollandığımız
biz, ey sürgünlerin nazım'ı derken
tutkulu, sevecen ve yalnız
gerek acının teleğinden ve gerek
lacivert gergefinde gecelerin
şiiri bir kuş gibi örerek
halkımız, gülün sesini savurup
bir türkünün kekiğinden tüterken
der ki, böyle yazılır sevdamız
hüzün ki en çok yakışandır bize
belki de en çok anladığımız...
hilmi yavuz
yalnız hüznü vardır kalbi olanın
hüzün öylece orta yerdedir
hüzün öylece orta yerdedir
ihtiyaçtır bünyeye, dönemsel gelir. gelmek zorunda hissettirir kendini her mutluluğun arkasından..
bir halden başka bir hale geçiş hali. suyun buhar olmadan az önceki kaynama hali gibi.
