"hüzün belki bir gizli davet
haydi! ellerini kaldır ve dua et"
"hüzün dalgası çarptıysa bir insanın yüreğine ya mevlasını özlemiştir yada mevlası onu!mevla'yı özleyen gönül ya hüznü bekler yada hüzündedir...bela,gam ve keder mevla'nın sevdiklerine gösterdiği kamçıdır...vurdukça kendine çeker..."imam rabbani
gönül üzgünlüğü. içe kapanıklık. sebepsiz gelen hüzün insanı allah'a yaklaştıran bir vasıtadır.
kaynağını bilmiyorum ama derslerde (*) söylenegelen bir söz vardır, hz. adem yaratıldığında 39 sene hüzün 1 sene sürur yağmuru yağmış.
ilaveten hali hazırda ben bu tanımı yazarken yazılıp silinmişlerle birlikte sözlükte 39 hüzün entrysi 1 de sürur entrysi var...
ülke gündemi ve tanım sayıları bilgileri doğrular nitelikte..
bir yerde şöyle bir cümle okumuştum. "hüzün, müslümana en çok yakışan ruh hali." ben de bu cümleye büyük ölçüde katılıyorum.peki neden böyle? bunu anlayabilmek için ümmet coğrafyasına biraz bakmak yeterli. müslüman ülkelerdeki kan ve göz yaşından müteşekkil ahval ortada. hal böyleyken nasıl mutlu olabiliriz ki? bu cümlelerimden "asık suratlı olmak evladır" kanaati çıkarılmasın lütfen. "tebessüm sadakadır." elbette müslüman güler yüzlü olacak. amma ve lakin gezip tozup eğlenecek durumda değiliz. bilakis çalışmalı çalışmalı dinlenmek yerine başka bir işe geçip tekrar çalışmalıyız.
içinde umut vardır. müslüman'a yakışır. her zaman da olmaz.
(bkz:iman neşesi)
insan bünyesine gerçeği giriş yapınca sanki bazı perdeler aralanıyor gibi. her hüzünde gerçek olmuyor ya da gerçek olmayanına hüzün denilmiyor bilemiyorum. bazı olay ve duyguları daha net görmeye başlıyorsun. kalp orada bir kıvam kazanıyor.
dünya işte oyun ve eğlence yeri değil.
"rastgele" kısmında görünce şükrü erbaşın sevdiğim şiirlerinden birini anımsattı.
i̇ncecik bir su gibi aktı ömrüm ellerimin arasından gözlerimin önünden aktı aktı eksildi..
‘canı tene taşıyan’ ne varsa yaşama sevinci adına düş gibi gülüş gibi aydınlık yazdan ılık yelden hafif yumuşak bir acemi öpüş gibi buluttan ak ne varsa bir bir tadı mululuğa benzer akıp gitti akan ömrümle beraber düşlerimin ardından gerçeğimin önünden
rengi sulara kendi dağlara hüznü bir incecik sızı olup akşamlara düşen bir gün gibi ömrüm ömrüm gölgelendi…
ne hüzün devamlı ne sürur. bir zamanlar kalbimi paramparça eden şeyler şimdi sadece bir anı.