detaylara takılıp esası kaçırmak küçüklükten beri bende marazi bir hal almıştır. hayatın basit olduğu düşüncesi bana ağır gelmiş, hiç kabul edememişimdir.
11-12 yaşında yer çekimini ilk defa öğrenmiştim. yani evdeki saate mütemadiyen baktığım, yelkovanın akrebi döndürdüğünü düşündüğüm zamanlara denk geliyor. saatin doğruyu gösteremeyeceğine inanmıştım. çünkü yelkovan her aşağıya doğru indiğinde yer çekiminin etkisine giriyor ve yukarıdaki gibi rahat hareket edemiyordu. her gün oturur bakar ve saniyeleri kovalar, kendi kendimi haklı çıkarırdım. 18-19 yaşında bu düşünceden vazgeçmem gerektiğini anladım. bunun gibi yüzlerce uçuk fikir...
bu tür şeyler beni farklı bir zeka kategorisine mi sokuyor, yoksa düpedüz aptallık mı hiç takdir edemedim. belki bir gün bu sırra da ererim.
11-12 yaşında yer çekimini ilk defa öğrenmiştim. yani evdeki saate mütemadiyen baktığım, yelkovanın akrebi döndürdüğünü düşündüğüm zamanlara denk geliyor. saatin doğruyu gösteremeyeceğine inanmıştım. çünkü yelkovan her aşağıya doğru indiğinde yer çekiminin etkisine giriyor ve yukarıdaki gibi rahat hareket edemiyordu. her gün oturur bakar ve saniyeleri kovalar, kendi kendimi haklı çıkarırdım. 18-19 yaşında bu düşünceden vazgeçmem gerektiğini anladım. bunun gibi yüzlerce uçuk fikir...
bu tür şeyler beni farklı bir zeka kategorisine mi sokuyor, yoksa düpedüz aptallık mı hiç takdir edemedim. belki bir gün bu sırra da ererim.