vakti gelinceye kadar...
kendimi keşfetmekten, insanların dünyasına dahil olmaktan büyük mutluluk tanımıyorum. i̇nsani ilişkiler ve yol insanı terbiye eder.
az kaldı çok az, biraz daha sabır sonrası ebedi kurtuluş olacak. öyle olmalı!
17 gündür içimde büyüyen bir acı var ve ben artık bazı şeyleri kaldıramıyorum.
yoğurt yemek istiyorum. çok istiyorum. benim yerime herkes yoğurt yemeli. yoğurt şifadır.
freni patlamış bir arabanın içindeyim ve her halükârda ölecek gibiyim. günlerdir uykusuzum,gerginim. mantığım her zaman iki adım önde giderken bugün o nerede? malayani,maraz adına ne varsa heybemde sanki.. allahım dünya denilen zillete ben de mi gönlümü kaptırdım? sahi ölsem şimdi huzuruna getirebileceğim hiçbir şeyim var mı acaba? beynim, arı kovanı gibi binlerce soru var ve her biri bir yandan kemiriyor. vicdanım,sanki üzerine kalın bir toz örtü inmiş. fe eyne tezhebun?
i̇çim gidiyor, getirinceye kadar canım çıkıyor.
bu yaşıma geldim hala eylül ayında sabah serinliğini hissederek okula gitmeye alışamadım.hatta nefret ediyorum. çocukluk travmalarımı bulup o saklandıkları yerden çıkarıp ağzını burnunu kırdıktan sonra rahat bir nefes alıcam ve şu kaygı bozukluğumsu histen kurtulucam sanırım. freud allah seni bildiği gibi yapsın. (bkz:okuldan korkan öğretmen)
benim için yazılmış bir şiir dergide yayınlanmış. elime tutuşturuldu. ama öküzün tekiyim. yazan keşke bunu bilse.
birçok hususu göz önünde bulundurduğumda evlenmem gerektiğine kanaat getiriyorum ama kaderin üzerimdeki elini gördükçe özgürlüğümden verdiğim düşüncesi beni zorluyor ve her defasında ''allah korusun'' diyorum. trajikomik ve bir o kadar incitici.
